Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7113
Karar No: 2014/16814
Karar Tarihi: 18.12.2015

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/7113 Esas 2014/16814 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/7113 E.  ,  2014/16814 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 2002 yılında evlendiğini, "Çeyiz Teslim Senedi" başlıklı belgede sayılan ev ve ziynet eşyalarını babasının düğün hediyesi olarak 02.10.2002 tarihinde davalıya teslim ettiğini, ayrıca yıllarca el işi yapıp satarak müşterek ev için eşyalar satın aldığını, müşterek çocuğun doğumunda ve sünnetinde davetlilerin taktıkları altınlar ile biriktirdiği paraların davalı tarafça elinden zorla alındığını, müşterek haneden ayrılırken hiçbir kişisel eşyasını yanına alamadığını, çeyiz senedinde yazılı ziynet ve eşyaların davalıda kaldığını, can güvenliği tehlikesi altında çocuğu ile birlikte evi terk etmek zorunda kaldığını belirterek; çeyiz senedinde yazılı tüm eşyalar ile kendi kazancıyla satın aldığı eşyaların tarafına aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında davacı vekili 30.05.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, eşyaların aynen iadesi taleplerinden vazgeçtiklerini, eşyaların bedelini talep ettiklerini belirterek, 33.819,48 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, müşterek çocuğun sünnet töreninde takılan ziynetlerle ilgili taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacı aleyhine zina sebebiyle boşanma davası açtığını, mahkemece, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve müvekkili lehine manevi tazminata hükmedildiğini, müvekkilinin davacının elinden para ve ziynetleri zorla almadığını, davacının evden ayrılırken ziynetleri yanında götürdüğünü, çeyiz senedinin müvekkiline boş olarak imzalatıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
    Mahkemece; davacının eldeki davayı çeyiz senedine dayalı olarak açtığı, davalının senedi teslim alan sıfatıyla imzaladığı, davalının imzaya itiraz etmediği, senedi boş olarak imzaladığını iddia etmişse de tanık beyanlarından senedin boş olarak imzalanmadığının anlaşıldığı, senette belirtilen çeyiz eşyalarının davacıya geri verildiğinin davalı tarafça ispat edilmediği gerekçesiyle, çeyiz eşyaları yönünden talebinin kabulüne, davacının davalı evde yokken evi terk ettiği, dolayısıyla ziynet eşyalarını yanına alabilecek durumdayken evden ayrıldığı gerekçesiyle ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
    Dava; çeyiz senedinde yazılı çeyiz ve ziynet eşyalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
    Temyize konu uyuşmazlık; çeyiz senedinde yazılı ziynet eşyalarının davalıda kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkaran kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
    6100 sayılı HMK’nın 201. maddesi hükmü uyarınca; (1086 sayılı HUMK m. 290) senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispatı mümkün olmayıp ancak aynı kuvvette bir belge ile kanıtlanması gerekir.
    Anılan yasal düzenlemelerin sonucu olarak ev eşyalarının olduğu kadar senette yazılı ziynet eşyalarının da davacıya iade edildiğinin davalı tarafından kanıtlanması zorunludur.
    Somut olayda, davacı taleplerini 02.10.2002 tarihli çeyiz senedine dayandırmış olup, davalı bu belgeyi teslim alan sıfatıyla imzalamıştır. Davalı imzaya itiraz etmemiştir. Çeyiz senedinin iptaline ilişkin mahkemece verilmiş bir iptal kararı da bulunmamaktadır. Çeyiz senedinde yazılı çeyiz ve ziynet eşyalarının davalıya teslim edildiği hususu tarafları bağlamakta olup, bu durumda davalının çeyiz ve ziynet eşyalarını davacıya geri verdiğini kanıtlaması gerekir. Oysa davalı, senette yazıldığı gibi, çeyiz ve ziynet eşyalarını davacıya teslim ettiğini yazılı bir belge ile kanıtlayamamıştır.
    Diğer taraftan, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden, kocanın zina nedenine dayalı olarak davacı kadın aleyhine açtığı boşanma davasında mahkemece verilen boşanma kararının temyiz incelemesi sonucu bozulduğu, bozma sonrasında mahkemece, zina nedenine dayalı boşanma davasının ispat edilemediğinden reddine, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmaya neden olan olaylarda eşlerin eşit kusurlu olduklarına karar verildiği anlaşılmıştır.
    Davacının tanıkları, davalı tarafın ailesinin, davacının ailesini arayarak, gelip kızlarını götürmelerini istediğini, bunun üzerine davacının anne babası ve kardeşinin davacıyı almak üzere tarafların müşterek konutuna gittiklerini, davalının ailesinin, davacının ailesini eve almadıklarını, öncesinde davacıyı evden kovdukları için davacının kız kardeşinin evine gittiğini öğrendiklerini, davacının kız kardeşinin evine gittiklerinde, davacının üzerindeki kıyafetlerinden başka hiçbir eşyasının yanında olmadığını gördüklerini, ertesi gün davalının evine yeniden gidildiğinde anahtar değiştirildiği için içeri girilemediğini, davalı ve ailesinin, davacı ve ailesiyle görüşmek istemediğini, çeyiz senedinde yazılı eşyaların hiçbirinin davacıya iade edilmediğini, davacının ve müşterek çocuğun giysilerinin bile evden alınamadığını ifade etmişlerdir.
    Bu bağlamda, davacının evden normal koşullarda ayrılmadığı, evden kovulduğu anlaşılmaktadır. Davacının dinlettiği tanıklar somut ve görgüye dayalı beyanda bulunmuşlardır. Her ne kadar mahkemece, tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle bu beyanlara itibar edilmediği belirtilmiş ise de, aksine inandırıcı delil ve olaylar mevcut olmadıkça asıl olan tanık beyanlarının doğru kabul edilmesidir.
    Dosya kapsamına göre evden kovulduğu sabit olan davacının evden giderken altınları da yanında götürdüğü savunmasının ispat külfeti davalıya ait bulunmaktadır. Bu durumda ispat külfeti yanlış yönlendirilmek suretiyle ziynet eşyalarına yönelik davanın reddi doğru görülmemiştir.
    Hal böyle olunca mahkemece; davalıda kalan ziynet eşyalarının ve bedellerinin tespit edilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre davacı lehine hüküm kurulması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu ziynet eşyaları yönünden talebin reddi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi