Davacı,davalı işveren nezdinde 15.9.2004-27.4.2006 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 15.09.1994-27.04.2006 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kurum’a kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istek, tanık sözlerine ve trafik cezalarına ilişkin vergi dairesi kayıtlarına dayanılarak kısmen hüküm altına alınmış ve davacının davalıya ait .... Plaka sayılı minibüste 01.01.1996-27.04.2006 döneminde her ay 10 gün olmak üzere toplam 1239 gün hizmet akdine tabi asgari ücret karşılığı 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak çalıştığının 506 sayılı Yasa"nın 79/8 maddesi gereğince tesbitine, davacının 15.09.1994-31.12.1995 tarihleri arası dönemine ilişkin tespit talebinin reddine karar verilmiştir.
Oysa, ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimseler de değildir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan, tesbiti istenilen süreler çok öncelere ilişkin bulunduğundan tanıkların bu sürelerle ilgili bilgileri bu güne değin eksiksiz olarak hafızalarında korumaları da hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmez. Ayrıca, bazı dönemlerde trafik cezası kesilmemesi veya başka sürücüler adına da ceza kesilmiş olması çalışılan işyerinin niteliği gözönüne alındığında davacının bu dönemlerde davalıya ait dolmuş işletmesi işyerinde çalışmadığına ya da part-time çalıştığına karine teşkil etmez.
Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın içtihadı gereğidir. Somut olayda, davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alınmadığı, dolayısıyla davacı ile birlikte çalışan bordro tanığı olmadığı dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu durumda, bu tür davaların nitelikçe kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olduğu göz önünde tutularak, doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle, dolmuş işleticilerinin ve şoförlerinin bağlı olduğu ilgili odadan, tesbiti istenilen dönemde Denizciler-Sıhhiye-Ümitköy hattında çalışan dolmuşların sahip ve çalışanlarının isim ve adresleri sorularak bilgilerine başvurulmak, davacının tesbitini istediği sürede, çalıştığını iddia ettiği 06 J 1592 plakalı dolmuş ile ilgili trafik suçu işleyen ve isimleri vergi dairesi kayıtlarında mevcut olan şoförleri tanık olarak dinlemek, davacı asılı isticvap edip, çalışma şart ve şekli ile günlük çalışma süreleri hakkında ayrıntılı bilgi almak, gerektiğinde dolmuş şoförlerinin çalışma şekli ve süreleri hakkında bilirkişi görüşüne başvurmak ve olabildiğince delilleri toplayıp, bunları birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermek gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.06.1999 gün ve 1999/21-510-527 sayılı, 30.06.1999 gün ve 1999/21-549-555 sayılı, 05.02.2003 gün ve 2004/21-35-64 sayılı, 15.10.2003 gün ve 2003/21-634-572 sayılı kararları da aynı yöndedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacıya ve davalı M.A."ya iadesine 11.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.