4. Hukuk Dairesi 2017/824 E. , 2020/244 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/03/2015 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/01/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının 2007 ilâ 2013 yıllarına ilişkin sulama bedelini ödememesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının yapılan takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, arazilerini sazlıklardan çıkan atık sularla ve kaynak sularıyla suladığını, davacı birliğin suyundan faydalanmadığını belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, keşif sonrası alınan bilirkişi raporları ve dinlenen tanık beyanları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, ayrıca asıl alacak miktarı üzerinden davacı lehine % 20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince, itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve takibe konu alacağın likit olması zorunludur. İcra inkar tazminatının amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine borcunu inkar etmesini önlemektir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinebilecek durumda olması; başka bir ifadeyle, borçlunun bizzat kendisinin ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez.
Somut olayda; mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi ile dinlenen tanık beyanları neticesinde davacı birliğin zararı belirlenmiş olduğundan, dava konusu alacak likit değildir. Dolayısıyla itirazın iptali hâlinde alacaklının icra inkar tazminatı isteyebilmesi için gerek uygulamada gerekse öğretide öngörülen alacaktaki “likit” yani muayyenlik ve belirlenebilirlik koşulu somut olayda gerçekleşmemiştir.
Hal böyle olunca, takip konusu alacak miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, mahkeme kararının 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının icra inkar tazminatına ilişkin 3. bendindeki "Asıl alacağın 3.552,39 TL"lik kısmı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklindeki söz dizisinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine "Alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine" söz dizisinin yazılmasına; davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddiyle kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/01/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.