3. Hukuk Dairesi 2014/10745 E. , 2014/16963 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MUĞLA AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2014
NUMARASI : 2013/235-2014/118
Taraflar arasında görülen iştirak nafakası artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ile müvekkilinin Muğla 2.Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatı ile) Mahkemesi"nin 23.11.2010 tarih ve 2007/466 E.-2010/601 K. sayılı kararı ile boşandığını, müşterek çocuklar 2000 doğumlu B.. N.. ile 2002 doğumlu B.."ın velayetlerinin müvekkiline verilerek, çocukların her biri için aylık 175,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafaka takdir edilirken, davalının yalnızca maaşının nazara alındığını, döner sermaye ücretinin gözetilmedini, nafakaların günün ekonomik koşulları, çocukların büyümesi ve ihtiyaçlarının artması karşısında yetersiz kaldığını öne sürerek, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 600,00 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline ve nafaka miktarının her yıl hakkaniyete uygun oranda artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, çocukların ihtiyaçlarının üç yıl içerisinde olağanüstü artmasının beklenemeyeceğini, davacının laborant olarak çalıştığını, maaşının ve döner sermaye katkı payının kendisinden fazla olduğunu, artırım talebinin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile her bir çocuk için belirlenen 175,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 300,00 TL"ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK."nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, tarafların 23.11.2010 tarihli karar ile boşandığı; 2000 ve 2002 doğumlu müşterek çocukların velayetinin davacı anneye verildiği, davacının hemşire olup aylık 2.000,00 TL-2.300,00 TL arasında gelir elde ettiği, davalı babanın ise sağlık memuru olup, aylık ortalama 2.400,00 TL maaş aldığı, tespit edilmiştir.
Yukarıda izah olunan nedenlerle; davada, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
O halde mahkemece, yapılacak iş, tarafların ekonomik ve sosyal durumları değerlendirilerek, küçüğün giderleri ile nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı, annenin de çocuğun masraflarına katlanması yükümlülüğü dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi de gözetilmek suretiyle uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.