Davacı,Kurum kayıtlarında yanlış yazılan doğum tarihinin nüfus kaydına göre düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının İşe giriş bildirgesinde doğum tarihinin 1958 yerine hatalı olarak 1957 yazılması nedeni ile kurum kayıtlarındaki hatalı doğum tarihinin 1958 olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne, 20.07.1974 tarihli giriş bildirgesindeki 1957 yazılı doğum tarihinin 1958 olarak düzeltilmesine ve işe giriş bildirgesinin davacıya ait olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; A. oğlu 1957 E. doğumlu M.B."ün 01.07.1974 tarihinde R. D."e ait iş yerinde işe girdiğini gösterir 12.12.1974 tarihli giriş bildirgesinin bulunduğu, davacı işe giriş bildirgesi altındaki imzanın kendisine ait olmadığını kabul ettiği bu nedenle imza incelemesi yapılmadığı, Aile Nüfus Kayıt tablosuna göre A. ve Z. oğlu 20.04.1958 doğumlu M. B.ün T.ili E. İlçesi G.mah. Cilt:..Hane ... de nüfusa kayıtlı olduğu sözkonusu kayıt ile ilgili E.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 23.03.1977 tarih 1977/91 E 1977/245 K sayılı kararı ile M.B."ün 20.04.1960 olan Doğum tarihinin 20.04.1958 olarak düzeltildiği görülmektedir.
Bu tür aidiyet davaları kamu düzeni ile ilgili olduğundan çalışmaların başka bir sigortalıya ait olup olmadığı noktasında titizlikle inceleme yapılması ve toplanan delilerle hiçbir kuşku ve duraksamaya yol açmayacak şekilde hizmetin gerçekte kime ait olduğunun saptanması gerekir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 120/2 maddesi, (Bağ-Kur Yasanının 66. maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Gerçekten anılan Yasa"nın 120/2. maddesi (66. maddesi) çok açık olarak "malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında "sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri .... esas tutulur. " hükmünü içermektedir. Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır. Nitekim Bağ-Kur Yasasının 66. maddesi Sosyal Sigortalar Yasasının 120/2. maddesi ve Emekli Sandığı Yasasında da anılan maddeye paralel hükümler getirilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 9.10.2002 gün ve 2002/21-761 Esas sayılı kararı da bu yöndedir.Bu özel düzenleme dışında ki kesinleşmiş bir yargı kararının uygulamalarda geçerliliğini koruyacağı tartışmasızdır.
Somut olayda; mahkemece giriş bildirgesinde yazılı kimlik bilgilerine göre 1957 doğumlu M. B. adında bir şahsın olup olmadığının ilgili Nüfus Müdürlüğünden araştırılmadığı,bu konuda zabıta araştırması yapılmadığı, eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidildiği ayrıca giriş bildirgesinin davacıya ait olduğunun kabul edildiği takdirde davacının Sosyal Sigortalar Kurumuna ilk defa 01.07.1974 tarihinde tescil edilmiş olacağı bu tarihte 20.04.1960 olan doğum tarihinin 23.03.1977 tarihli yaş tashihi kararı ile 20.04.1958 olarak düzeltilmesine karar verildiğinden. 506 sayılı yasanın 120/2 maddesi dikkate alındığında ilk tescil tarihinden sonra yapılan bu yaş tashihinin, sigorta işlemlerinde dikkate alınamayacağı tabidir.
Yapılacak iş; davacının kayıtlı bulunduğu ilgili Nüfus Müdürlüğü"nden " E. İlçesinde nüfusa kayıtlı 1958 E.doğumlu A. oğlu M. B." isimli bir kişinin nüfusta kayıtlı olup olmadığı sorularak varsa nüfus kaydının getirtilmesi bu kişinin yöntemince davaya katılımının sağlanarak davaya karşı beyanı alınıp bildirdiği deliller toplanarak çıkacak sonuca göre karar vermek, böyle bir kişinin bulunmadığının anlaşılması halinde ise 506 sayılı Yasanın 120/2 maddesi dikkate alınarak davacının Sosyal Sigortalar Kurumuna ilk defa tescil edildiği tarihteki doğum tarihi 20.04.1960 kabul edilerek sonradan yapılan yaş tashihi kararı dikkate alınmadan karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.