Davacı, ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren bağlanmasına, aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının, babasından dolayı Kurumda aldığı yetim aylığının, 03.10.2006 tarihinde davacıya yaşlılık aylığı bağlanması nedeni ile kesildiğini 506 sayılı Yasanın geçici 91 maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanmasının ölüm aylığı almaya engel olmadığı gerekçesi ile yetim aylığının kesildiği tarihten itibaren bağlanması gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kabulü ile davacının ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile ölüm aylığının kesildiği tarih itibari ile bağlanması gerektiğinin tespitine karar vermiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya 02.03.2000 tarihinden itibaren sigortalı babası Cemal Say"dan dolayı ölüm aylığı bağlanığı, davacının 30.09.1986 tarihi ile 1988/2 dönem arasında geçen 696 günlük 506 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı çalışmaları, 15.10.1988-14.12.1990 tarihleri arasındaki 780 günlük Emekli Sandığı kapsamında geçen çalışmaları ve 01.01.1995-31.05.2005 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında ödediği 3690 günlük İsteğe bağlı SSK hizmetleri nedeni ile 01.10.2006 tarihinden geçerli olmak üzere toplam 5166 gün primi ödenmiş sigortalılık süresi dikkate alınarak 506 sayılı Yasanın geçici 81/B-D maddesine göre yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurum tarafından davacının ölüm aylığı iptal edilerek 19.10.2006-18.01.2007 tarihleri arasında yersiz ödenen 699,09 YTL nin iadesinin istendiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 68. maddesi “Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir.” hükmünü içermekte olup, davacı Kurum işlemi de anılan yasal düzenlemeyi dayanak almış bulunmaktadır. Ancak, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar yönünden kanun koyucu tarafından 506 sayılı Kanuna, 09.07.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5386 sayılı Kanunun 2’nci maddesiyle geçici 91’inci madde eklenerek farklı bir düzenleme yapılmıştır. Anılan maddenin ilk fıkrasında; 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları hariç olmak üzere geri alınmayacağı belirtilmiş, ikinci fıkrasında ise; bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıklarının, kesme veya durdurma tarihi itibarıyla istek koşulu aranmaksızın yeniden başlatılacağı açıklanmıştır.
Buna göre, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir veya aylıkların kesilme nedenleri; evlenme, Sosyal Sigortaya ve/veya Emekli Sandıklarına tabi çalışma, kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık alma halleri ile sınırlandırılmıştır. Madde hükmünün uygulanmasında, kuşkusuz “kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma” kavramının yorumu ve anılan ibareye yüklenmesi gereken anlam önem arzetmektedir. Hak sahibi kız çocuğuna tümüyle zorunlu sigortalılığı üzerinden değerlendirme yapılarak gelir veya aylık bağlanması durumunda “kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma” olgusunun gerçekleştiği belirgin olduğu gibi, tamamen isteğe bağlı sigortalılık süreleri gözetilerek gelir veya aylık bağlandığı takdirde ise madde hükmünün kapsamı dışına çıkıldığı, bir başka anlatımla bu gibi durumda ölüm aylığının kesilemeyeceği açıktır. Kız çocuğuna bağlanan gelir veya aylığın hem zorunlu, hem isteğe bağlı sigortalılık süreleri toplamına dayanması durumunda ise; ancak, ilgilinin isteğe bağlı sigortalılığının tek başına gelir veya aylık bağlanmasına yeterli gelmesi koşuluna bağlı olarak “kendi çalışmaları” kavramının varlığından söz edilemez. Eş söyleyişle; zorunlu sigortalılık süresinin dışlanması gelir veya aylık bağlanması koşulları üzerinde etkili değilse, kız çocuğuna tümüyle isteğe bağlı sigortalılık süreleri gözetilerek gelir veya aylık bağlanmış gibi kabul edilerek Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı tarafından hak sahibi sıfatıyla kendisine tahsis edilen ölüm aylığı kesilemez.
Somut olayda, davacının hem zorunlu sigortalılık süresi hem de isteğe bağlı sigortalılık süreleri dikkate alınarak 506 sayılı Yasanın geçici 81/B-D maddelerine göre yaşlılık aylığı bağlanmış olduğu ve tek başına isteğe bağlı sigortalı olarak ödediği prim gün sayısı ve yaşı dikkate alındığında yaşlılık aylığı bağlanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından davacının babasından dolayı bağlanan ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin doğru olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına, 15.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.