10. Hukuk Dairesi 2016/15671 E. , 2017/5805 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın husumetten reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmelerinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu davada; davacı davalı işveren nezdinde 10.08.2011-20.10.2012 tarihleri arasında müşteri temsilcisi olarak çalıştığının tespitini talep ettiği, davalı tarafın cevap dilekçesinde Hattuşa Astyra Thermal Resort-Spa"nın satış ve pazarlama, termal tesisin tanıtılması ve tesislere müşteri temin edilmesi için veya devam eden inşaatın müteahhitliği gibi hizmetleri başka şirketler ile yazılı anlaşmalar yaparak hizmet satın almak suretiyle temin ettikleri, bünyelerinde çalışan müşteri temsilcisi bulunmadığı yönünde beyanda bulundukları, dosyada davalı şirketin devre tatil sözleşmesinin davalı adına ... Termal Sağlık Şirketince satışının yapıldığı, ... Termalin otelin dışında devre mülk satışını gerçekleştirdiği prefabrik bir satış ofisinin bulunduğu, pazarlama ve satış bölümünde devamlı bir çalışmanın söz konusu olmayıp devre mülk tatilinin satışının yapılması halinde komisyon alınması şeklinde çalışıldığı, tesis dışında ve tesis içerisinde çalışan satış temsilcilerinin bulunduğu, davacının pazarlamada satış elemanı olarak çalıştığı yönünde tanık beyanlarının bulunduğu, mahkemece davalı şirketin devre tatil ünitelerini pazarlama ve satışının dava dışı ... Termal veya başka şirketlerce yapıldığı, davalı şirket ile bu şirketler arasında organik bağ bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Husumet konusu, davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
./..
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesinde “…maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir…” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı dava dilekçesinde davalı şirket nezdinde müşteri temsilcisi olarak çalıştığını belirtmiş ise de bazı tanıkların satış ve pazarlama bölümünde satış elemanı olarak çalıştığı, bazı tanıkların ise halkla ilişkiler bölümünde çalıştığı yönünde beyanları bulunduğundan mahkemece öncelikle davacının beyanı alınmak suretiyle davacının çalıştığı bölüm ve yaptığı işin mahiyeti açıklıkla tespit edilmeli, satış temsilcisi veya müşteri temsilcisi olarak çalışması halinde bu görevlerin birbirinden farklı olup olmadığı, çalışma şekilleri ve süresi, yapılan işin mahiyeti ve konusu, davalı şirket bünyesinde bu görevlerde çalışan istihdam edilip edilmediği, davalı şirket tarafından satış pazarlama konusunda veya müşteri temsilciliği adı altında başka şirketlerden hizmet alınıyor ise dava konusu tarihlerde hangi şirketlerden bu hizmetlerin alındığı, dava dışı ... Termal Sağlık A.Ş."i ile davalı şirket arasında satış ve pazarlama konusunda sözleşme olup olmadığı hususlarında ayrıntılı araştırma yapılmak suretiyle davacının çalıştığı işyeri açıklığa kavuşturulmalı, davacının işvereninin kim olduğu net olarak belirlendikten sonra HMK’nın 124. maddesi gereğince husumet yönetilerek davaya dahil edilmeli, göstereceği bütün deliller toplandıktan sonra tüm deliller değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, yapılacak inceleme ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde husumet nedeniyle red kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Diğer yandan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinin 1-b fıkrasında hükümde tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin yer alması gerektiği düzenlenmiş olup, kabule göre de davalı tüzel kişiliğin ünvanının karar başlığında tam olarak yazılmaması yerinde değildir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.