21. Hukuk Dairesi 2009/4885 E. , 2010/2833 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, emeklilik hakkının zayi olduğuna dair kararın iptaline, prim borcu faiz ve gecikme cezasının Bakırköy sigorta Müdürlüğüne yapmış olduğu müracaat tarihi esas alınmak suretiyle hesaplanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle 4958 sayılı Yasa"nın geçici 1. maddesinin (K) fıkrasında Kurumun tebliğ zorunluluğunun bulunmamasına ve davacının 03.09.2003 tarihinde Kuruma müracaat ettiği tarihte Kurumda imzaladığı aynı tarihli matbu dilekçede birikmiş prim boçrlarını gecikme zammı ile birlikte 1.11.2003 tarihine kadar ödemesi gerektiği yazılı olduğu halde bu tarihe kadar hiç ödeme yapmadığı gibi Kurumdan süre dolduktan sonra 11.03.2004 tarihinde dilekçesinin akıbetini sorup 24.12.2004 tarihinde dava açmış bulunmasına göre, davacı vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 16.03.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, 4958 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda yapmış olduğu borçlanma talebinin, emeklilik hakkının zayi olmasına neden olacak şekilde reddine ilişken Kurum kararının iptali ile prim borcu, faiz ve gecikme cezasının Bakırköy Sigorta Müdürlüğü"ne yapmış olduğu müracaat tarihi esas alınmak suretiyle hesaplanmasını dava etmiştir.
Davalı Kurum, talep değerlendirip, borç dökümü çıkartılarak, telefon numarası ile davacıya bildirildiğini, 3 ay üst üste ödememe durumuna göre yeniden yapılandırma yoluna gidilmediğini ayrıca Kurumun tebligat yapma zorunluluğunun da bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, borcun tebliğine ilişkin yasada hüküm bulunmadığı, sigortalının takip ederek ödemesini yapmasının gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı 03.09.2003 tarihinde Kuruma verdiği dilekçe ile 4958 sayılı Yasa hükümleri uyarınca Kurumca hesaplanacak prim borcu ve gecikme zammını yine Kurumca belirlenecek asgari aylık tutarından az olmamak üzere ödemek istediğini bildirmiş,dilekçesine telefon numarasını da yazmıştır. Davalı Kurumun yeniden yapılandırma istemi doğrultusunda davacıya hitaben adresini de yazmak suretiyle hazırladığı 23.09.2003 tarihli yazıda prim borcu, gecikme cezası, asgari ödenecek taksit miktarını gösterdiği anlaşılmakla birlikte bu yazının davacıya tebliğe çıkartılmadığı davalının kabulündedir. Kurum telefon ile haber verildiğini savunmuş, bu savunmasını isbat edememiştir. Mahkemece borcun tebliğine ilişkin bir hüküm olmamakla sigortalının takip ederek borcunu ödemesinin gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, madde de sigortalıca takip edilerek prim borcunun ödeneceğine ilişkin hüküm de yoktur. Davacının 4958 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda yapmış olduğu borçlanma talebinin kabul edilip edilmeyeceği belli olmadığı gibi, vadesi önceden belirlenmiş bir borcun ödenme durumu da söz konusu olmamakla sigortalıya genel hükümler doğrultusunda borcun tebliği gerekmektedir. Borç tebliği yapılmadan 3 ay üst üste ödememe şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti yoluna da gidilemez. Kaldı ki dava dilekçesi ekinde sunulan Tahsisler Daire Başkanlığının 6 Nisan 2004 tarih 270010 sayılı yazısından da davacının borçlanma talep akıbetini araştırdığı, olumlu bir cevap alamaması üzerine de fazla gecikmeden davasını açtığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında Mahkemece verilen kararın bozulmasının gerektiğini düşündüğümden çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.