3. Hukuk Dairesi 2014/17733 E. , 2014/17011 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin maliki bulunduğu konut nedeniyle davalı dağıtım şirketinin mesken abonesi olduğunu, müvekkilinin konutunu kiraladığını, kira ilişkisinin devamı sorasında davalı dağıtım şirketi görevlilerince konutta kaçak elektrik kullanıldığından bahisle müvekkili hakkında kaçak tespit tutanağı düzenlendiğini; sonrasında ise, kaçak elektrik bedeli olarak 3.276,10 TL tahakkuk ettirildiğini; sorumluluğun müvekkilinin kiracısına ait olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin davalı dağıtım şirketine borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı adına kayıtlı aboneliğe ait sayacın değiştirilmesini müteakip kontrol amacıyla Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğüne gönderildiğini, burada yapılan inceleme sonucunda sayaca müdahale edildiğinin tespit edildiğini, bu nedenle davacı abone adına kaçak tahakkuku yapıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; kaçak elektrik kullanımının haksız fiil olduğu, haksız fiili işleyen şahsın tazminattan sorumlu bulunduğu, tesbit tarihinde dava konusu taşınmazda dava dışı kiracı ..."ın oturduğu, aboneliğin sahibi olan davacının haksız fiil nedeniyle tahakkuk ettirilen 3.269,30 TL den sorumlu olmadığı, sadece otomatik dönem tahakkuku olan 6,80 TL den sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafın temyiz istemi üzerine; Dairemizin, 27.06.2013 günlü ve 2013/8954 E. 11200 K. sayılı ilamı ile davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmış ve aynı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; davacının aboneliğinin bulunduğu konutta kaçak elektrik kullanılmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kaçak elektriği bizzat kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğunun bulunduğu tartışmasızdır. Ancak, bu sorumluluk davacı olan abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Zira, davacı elektrik abonesinin, hizmet alma ihtiyacının kiralama yüzünden artık ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi ve hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak, kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin elektrik kullanmasına olanak tanımış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı, dolayısıyla da sonuçlarına katlanılması gereken bir davranış niteliğindedir(HGK.nun 24.9.2003 günlü ve 2003/13-492-505 esas, karar sayılı ilamı).
Bu durumda, kaçak kullanımdan; kaçak elektriği bizzat kullanan ve davacı abone müteselsilen sorumlu olup, alacaklı dağıtım şirketi alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir( HGK.nun 27.04.2011 günlü ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı ilamı).
Somut olayda; davalı dağıtım şirketi, alacağını sözleşme nedeniyle sorumluluğu bulunan davacı aboneden talep etmektedir.
Buna göre; aboneliğini iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren davacı abonenin de sözleşme nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece; bu ilke ve esaslar gözetilerek, davacının abone olması sıfatı ile kaçak elektrik bedelinden sorumlu olduğu kabul edilip, konusunda uzman bilirkişiden rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.