Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1987-2000 yılları arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Halk Eğitim Merkezlerinde 1987-2000 tarihleri arasında halıcılık kursu sözleşmeli usta eğitmeni olarak kesintisiz olarak geçen ve kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece davacının 16.11.1987-2000 tarihleri arasında davalı Bakanlığa bağlı işyerinde aralıksız çalıştığının kabulüyle, Kuruma bildirilmeyen 473 gün çalışmasının tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının davalı Bakanlığa bağlı 47168-01 sigorta nolu Düziçi Halk Eğitim Merkezi Halıcılık Kursu işyerinden dosyada mevcut 16.11.1987-05.10.1992-15.06.1999-06.03.2000 tarihli işe giriş bildirgeleri,ne dayalı olarak; 1987 yılından 34 gün, 1988 yılından 164 gün, 1989 yılından 230 gün, 1990 yılından 142 gün, 1991 yılından 88 gün,1992 yılından 53 gün, 1993 yılından 68 gün, 1994 yılından 85 gün, 1999 yılından 108 gün, 2000 yılından 35 gün sigortalılık süresinin kuruma bildirildiği anlaşılmaktadır.
47168-01 sigorta nolu Düziçi Halk Eğitim Merkezi Halıcılık Kursu işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı tarih dosya kapsamından anlaşılamamakla birlikte, getirtilen dönem bordrolarından dava konusu edilen dönemde işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamında bulunduğu hususu uyuşmazlık konusu değildir.
21.5.1977 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Kurumlarında Sözleşmeli veya Ek Ders Görevi ile Görevlendirilecek Uzman ve Usta Öğreticiler Hakkında Yönetmelik ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89.maddesi uyarınca yürürlüğe konulan Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen ve yöneticilerinin ücretli ders saatlerine ilişkin 4.11.1983 tarihli Bakanlar Kurulu kararında, kadrolu bulunmayan uzman ve usta öğreticilerin “ders ücreti karşılığı” görevlendirileceği açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63.maddesi (1475 sayılı Kanun’un 61.maddesi) gereğince 7.5 saatlik çalışma süreleri bir gün kabul edilmektedir.
Öte yandan, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir Kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Mahkemece, davacının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenle bildirim dışı kaldığı gereğince ve yeterince araştırma konusu yapılmamıştır
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen işyerindeki amir, şef, ve müdür gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Milli Eğitim bakanlığına bağlı Halk Eğitim Merkezleri bünyesindeki kurslarda usta öğretici olarak çalışan kişilerle ilgili hizmet süresinin tesbitine yönelik davalarda uygulanacak esaslar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2008 tarih, 2008/10-555 Esas-530 Karar sayılı ilamında da açıkça belirlenmiştir.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıkların davacıyla birlikte bu işyerinde çalıştığı belirtilmiş ise de; bu tanıkların işyeri kayıtları getirilmemiştir. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Yapılacak iş; davacının şahsi dosyasını ve tespitini istediği yıllara ilişkin dönem ve ücret bordroları ile günlük ve haftalık ders saatlerini gösterir puantaj fişleri getirtilerek anılan çalışmalarının, gerçekten olup olmadığını saptamak, bu tür belgelerde noksanlık varsa, davalı bir kamu kurumu olması nedeniyle bunun nedenini araştırmak, mahkemece önceden dinlenen tanıkların bordrolu olup olmadıklarını belirlemek, davacı ile aynı işyerinde çalışan ilgili amir, müdür gibi yetkili kişilerin beyanlarına baş vurmak, davacının tamgün esasına göre mi yoksa part-time esasına göre mi çalıştığını tespit ederek ilgili Yönetmelik ve Bakanlar Kurulu Kararı"ndaki hükümler de gözetilerek çalışma süresini belirlemek, halıcılık kursu merkezde açılmış bir kurs ise günlük çalışma saatleri toplamı yukarıda anılan mevzuatta belirlenen günlük çalışma süresi olan 7,5 saate bölünerek çalışma gün sayısını tesbit etmek, şayet kurs merkez dışında bir köyde açılmış ise bu defa gidiş geliş yol süresi de nazara alınarak bir günlük çalışma tam gün kabul edilerek hesaplama yapılmak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.