1. Hukuk Dairesi 2014/12164 E. , 2015/14182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, hile olgusunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 303 parsel sayılı taşınmazın 25/07/2011 tarihinde, 360 parsel sayılı taşınmazın ise 28/02/2011 tarihinde tarafların miras bırakanı ......."den intikal ettiği, davacı ..."in 28/02/2011 tarihinde 360 parsel sayılı taşınmazın 6/12 payını davalılar ..... ve ..... ile dava dışı ...."a satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanunu"nun ( B.K) 28/l. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK 36/1.) maddesinde açıklandığı üzere, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Gerçekten de, hile iddiasına dayalı olarak açılan iptal ve tescil davasının dinlenebilmesi için davanın hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğinde kuşku yoktur.
Somut olaya gelince; temlikin 28/02/2011 tarihinde gerçekleştirildiği, davalıların 303 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını davacılara devretmesi için vekil tayin ettikleri dava dışı ......."i vekillikten azletmeleri üzerine davacıların dava açmaya karar verdikleri, eldeki davanın da 22/01/2013 tarihinde açtığı sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, TBK"nın 39. maddesindeki bir yıllık sürenin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı, öğrenme tarihinin işlem tarihi olabileceği gibi, somut olayın özelliğine göre işlem tarihinden sonraki bir tarihin de olabileceği, bir başka ifadeyle işlem tarihinde fark edilemeyen bir hilenin çeşitli nedenlerle sonraki bir tarihte öğrenilebileceği açıktır. Bu durumda, hak düşürücü sürenin hesabında davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınması gerekir. Davalı tarafın bu tarihten daha önceki bir tarihte davacının hileyi öğrendiğini iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğu da kuşkusuzdur.
Somut olayda davacıların hileye düşürüldüklerini 2012 yılının aralık ayında öğrendikleri iddiasına davalılar karşı çıkmadığına göre, davanın süresinde açıldığı kabul edilmelidir.
Ne var ki, hile iddiası bakımdan hükme yeterli bir araştırma yapılmış değildir.
Hâl böyle olunca, 360 ve 303 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmesi, ..."ün davalılar tarafından vekil tayin edildiğine ilişkin vekâletnamenin istenmesi, tarafların bildirecekleri tüm deliller toplandıktan sonra iddianın yukardaki ilkeler uyarınca incelenip değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.