21. Hukuk Dairesi 2009/3109 E. , 2010/3083 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gaziantep 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2008
NUMARASI : 2006/1644-2008/607
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ile davalılardan Ö.Ö. Temizlik Güv.Yemek İnş.Petrol Nak.San.Tic.Ltd.Şti., M.Ö, L. K. Çimente San.Tic.A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara,kararın dayandığı deliller ile kanuni gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davalıların tüm davacıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacıların murisi D. B.ın öldüğü iş kazasında sigortalının % 15, davalı işverenlerin % 85 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacılardan anne Halise,baba Beşir ve çocuklar Tuğba ve Sevgi yararına mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğu yukarıda açıklanan ilkeler gereğince uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmediği açıktır.
3-Davacı A.B.’ın iş kazasında ölen sigortalı işçinin kardeşi ve BK.47.maddesinde yazılı ‘yakınlar’ kapsamında olduğu ve kardeşinin ölümü nedeni ile yazılı manevi zararının giderilmesini istemekte haklı olduğu açık iken neden ve dayanakları gösterilmeden ve hakkında açık hüküm kurulmadan fazla istemlerin reddi kapsamında talebinin reddine karar verilmesi de isabetsizdir.
4- Birlikte dava açma hakkına sahip olanlar, davalarını birlikte açmak zorunda olmayıp bu kişilerden her biri ayrı ayrı dava açabilecekleri gibi, dilerlerse birlikte de dava açabilirler. Bu halde davacılar arasındaki dava arkadaşlığına ihtiyarı dava arkadaşlığı denir. İhtiyarı dava arkadaşlığında, dava arkadaşı sayısı kadar dava vardır; bu davalar birlikte görülür. Diğer yandan maddi ve manevi tazminat alacakları birbirinden bağımsız ve farklı iki ayrı alacak olup aynı davada birarada talep edilebilecekleri gibi ayrı dava konusu da yapılabilirler.Davacılar,dilekçelerinde belirttikleri maddi ve manevi tazminat alacaklarının davalılardan tahsilini istemişler ,mahkemece de yazılı maddi ve manevi tazminat alacaklarının tahsiline karar verilmiş ancak hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat miktarı üzerinden her bir davacı için yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunması gerekirken hüküm altına alınan tüm tazminat toplamı üzerinden eksik avukatlık ücretine hükmolunması da hatalıdır.
Mahkemece açıklanan bu maddi ve hukuki nedenler dikkate alınmaksızın açıklanan yönlerden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılardan Ö.Ö.Tem.Güv.Yemek İnş.Petrol Nak.San.Tic.Ltd.Şti., M. Ö., L.K.Çimento San.Tic.A.Ş."ne yükletilmesine, 22.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.