Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/19541
Karar No: 2014/17196
Karar Tarihi: 24.12.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/19541 Esas 2014/17196 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/19541 E.  ,  2014/17196 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacılar vekili ile davalı ... Kahraman vd. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkilleri ..., ... ve diğer müvekkili ..."in murisi ..."in, davalıların murisi ..."dan harici sözleşme ile satın aldıkları ... ilçesi ...köyü 140 parsel ve ... ilçesi ...köyü eski ... yeni ...ve ...parseller için ödenen 10.000 lira paranın günümüz koşullarına uyarlanarak bu parsellerin bugünkü bedelleri karşılığının, müvekkillerine hak sahipliği oranlarına göre ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    Bir kısım davalı vekilleri Av. ... ve Av. ... dilekçelerinde davanın reddini talep etmişler, diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen, davaya cevap vermemişlerdir.
    Davalılar ..., ...i ve ..."ın davadan önce ölü oldukları anlaşıldığından bu davalılar yönünden ayırma işlemi yapılmış ve 25.11.2010 tarih 2010/963 E.- 2010/876 K. sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Davalı ... mirasçıları hakkında ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/221 E. sayılı dosyasında açılan alacak davasının, 15.05.2012 tarih ve 2011/221 E.2012/262 K. sayılı ilam ile eldeki dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Davacılar vekili 28.05.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 40.511,53 TL"ye yükseltmiştir.
    Mahkemece; davanın kabulü ile 40.511,53 TL"nin, muris ..."ın veraset ilamındaki payları oranında davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalı ... Kahraman vd. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık; satış vaadi sözleşmesine nedeniyle ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir.
    Davalı ... Kahraman vd. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    HMK"nun 297/1- c maddesine göre; mahkeme kararlarının asgari olarak, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri göstermeleri zorunludur. Yine, Anayasanın 141/3.maddesine göre tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması amir hükümdür.
    Karardaki gerekçe sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK"nun 427.(HMK"nun 361.) maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Diğer bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
    Yerel mahkemece; bir kısım davalıların zamanaşımı defileri hakkında 31.01.2013 tarihli duruşmada ara karar ile şartlar oluşmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, gerekçeli kararda ise hangi gerekçe ile zamanaşımı defi"nin reddine karar verildiği açıklanmamıştır. Bu nedenle, yasanın aradığı anlamda zamanaşımı defi hakkında gerekçeli bir hükmün mevcut olmadığı anlaşılmakla verilen karar bu yönden doğru görülmemiştir.
    Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
    Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadığı için Medeni Kanunun eski 634. md, yeni 706 md., BK.213 md., Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi, taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilir. Bu husus mahkemenin de kabulündedir.
    Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
    Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.
    Bugüne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır.
    Davacının davalıya ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilirken, denkleştirici adalet kuralının gözardı edilmeyerek satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekmektedir. Ancak, burada denkleştirme yapılırken, iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan isteyememelidir.
    Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre uyarlama hesabı yapılırken sadece altın ve Amerikan Doları oranları dikkate alınmıştır. Oysa, bu değerler dışında enflasyon, döviz kurlarındaki artış, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, memur maaş artışı, işçi ücretlerindeki artış vs. gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının da alınarak paranın ulaştığı değerin hesaplanması gerekir. Her ne kadar, yerel mahkeme gerekçesinde bedelin TEFE, TÜFE, altın fiyatları, işçi ücretleri, döviz fiyatları ve asgari ücret artışı uyarlanması gerektiği belirtilmiş ise de, hükme esas alınan raporda dikkate alınan etkenler yeterli değildir.
    Ayrıca, mahkemece, somut olayda ifanın imkansız hale geldiği tarih konusunda da bir inceleme ve araştırma yapılmamış, bu konuda bir değerlendirmede bulunulmamıştır.
    Hal böyle olunca; mahkemece, taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihin saptanması suretiyle ve bu tarih itibariyle, (saptanamaz ise şimdiki gibi dava tarihi itibariyle) enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında konusunda, uzman bilirkişi veya kurulundan hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmeli ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, ifanın imkansız hale geldiği tarihi belirlemeden dava tarihi itibariyle hükmedilen miktarı hesaplayan ve yukarıda anılan ekonomik etkenlerden sadece bir kısmını baz alarak hesaplama yapan yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi