Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14153
Karar No: 2015/14315
Karar Tarihi: 09.12.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/14153 Esas 2015/14315 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/14153 E.  ,  2015/14315 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... ... "nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacılar, kayden paydaşı olduğu 666 parsel sayılı taşınmazdaki payının davalı tarafından ekim yapmak suretiyle haksız olarak kullanıldığını ileri sürerek payına yönelik elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, intifadan men olgusunun gerçekleştiği gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu tarla niteliğindeki 666 parsel sayılı taşınmazda davacı ... ile birlikte davalı paydaş iken yargılama sırasında davacı ... 19/28 payını ...satış suretiyle temlik ettiği, ...elatmanın önlenmesi isteği, ... ise ecrimisil isteği bakımından davayı takip ettikleri, davalının ... aleyhine açtığı şufa davasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/384 esas 2013/495 karar ve 15.11.2013 günlü kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, ancak anılan kararın temyiz aşamasında olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif sonucu iki kişilik fen memurundan oluşan bilirkişi heyeti 30.4.2012 tarihli rapor ve krokisinde; (A) ile gösterilen yerin davalının kullanımında, (B) ile gösterilen 19529.73 m² lik ve (D) ile gösterilen 52629.37 m² lik bölümlerin boş olup davacı ... zilyetliğinde bulunduğunu belirtmişlerdir. Ancak, mahkemece dinlenen tanıklar ise taşınmazın davalının kullanımında olduğunu söyledikleri gözetildiğinde rapor ve kroki ile tanık anlatımları arasında çelişki bulunduğu görülmektedir.
Diğer taraftan; davalının, davacılardan ... aleyhine açtığı şufa davası halen derdest olup, o davanın sonucunun ... davasına etkili olacağı kuşkusuzdur. Bu sebeple o davanın eldeki dava bakımından bekletici sorun olarak kabul edilmesi gereklidir.
Hâl böyle olunca; mahkemece, öncelikle şufa dava dosyasının neticesinin beklenmesi, sonucuna göre inceleme ve araştırma yapılarak bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, kısa kararda 9.074,35 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verildiği halde gerekçeli kararda 12.409,50 TL üzerinden ecrimisilin hüküm altına alınarak kısa kararla çelişkili olacak şekilde gerekçeli karar yazılması da isabetli değildir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi