20. Hukuk Dairesi 2016/4393 E. , 2016/9517 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki yapılan tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, tayin olunan 25/10/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ile Hazine vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 20/11/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile ..., ..., ... Köyü 107 ada 53 (eski 549) parsel sayılı 23669 m2 taşınmaz hakkında, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.12.2007 gün ve 2005/123 - 2007/343 sayılı dosyasında orman şerhinin silinmesi davasının reddine karar verildiğini, Türk Medeni Kanunun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tapu iptal tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 10.000.-TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra 04/02/2016 tarihli harçlandırdığı dilekçe ile dava değerini 3.860.689.-TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 3.860.689.-TL tazminatın tapu iptali tescil kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm hem davacı, hem de davalı Hazine vekilleri tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1945 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre kesinleşen orman kadastrosu, 1993 yılında kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B uygulaması ile 1964 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır.
1) İncelenen dosya kapsamına ve aşağıdaki bentde açıklanacak nedenlere göre, davacı tarafın, taşınmazın değerinin düşük belirlendiği yönündeki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.
2) Davalı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal satış yöntemine göre hesaplanan değer dikkate alınmak suretiyle tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş ise de; karar dosya kapsamına uygun değildir.
Şöyle ki; 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararları).
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; her ne kadar dava dilekçesinde tapunun iptal edildiğinden sözedilmişse de; davacının bildirdiği ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/123 sayılı dosyasında tapu kaydının iptaline karar verilmemiştir. Sözü edilen dava, çekişmeli 549 parselin tapu kaydında bulunan "orman sınırı içinde kalmıştır" şeklindeki şerhin silinmesi davası olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Tapu kaydı henüz iptal edilmediğine ve mülkiyetin kaybından sözedilemeyeceğine göre, davacının şu aşamada tazminat isteme hakkı bulunmamaktadır. Her ne kadar orman şerhi tapu maliki davacının tasarruf yetkisini kısıtlar nitelikte ise de ve idare tarafından tapu iptali - tescil davasının açılmasını beklemeye gerek olmadan, tapu maliki tarafından da kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan bölümün, maliki olduğu parselden ifrazı ve bu bölümün mülkiyetinin kaybı nedeniyle doğacak zararın tazminini istemeye engel bir durum bulunmamakta ise de davacının böyle bir talebi bulunmamaktadır. Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK. madde 26/l) ve iki taraftan birinin talebi olmaksızın re"sen bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK.md.24/l).
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, maddi vakıanın değerlendirilmesinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının REDDİNE; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00.-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak kendisini avukat ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, istek halinde davacının temyiz harcının iadesine 25/10/2016 günü oybirliği ile karar verildi.