20. Hukuk Dairesi 2016/4594 E. , 2016/9518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25/10/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı Hazine vekili Av. ... ile diğer taraftan davacı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 26/09/2008 havale tarihli dava dilekçesi ile ..., ..., ... Köyü 3250 parsel sayılı 66000 m2 taşınmazın 160/66000 hissesinin davacı tarafından satın alınarak adına tapuya tescil edildiğini, ancak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/312 - 1998/68 sayılı kararıyla tescil harici bırakılmasına karar verildiğini, Türk Medeni Kanunun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile yasal faizi ile birlikte 6.000.-TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş daha sonra 04/01/2011 tarihli dilekçesiyle dava değerini 9.600.-TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, 2008/202 - 249 sayılı kararla idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de; davacının temyizi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 11.06.2009 gün ve 6082 - 7806 sayılı kararıyla adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuş, bozma kararına uyulduktan sonra mahkemenin 2010/41 - 2011/84 sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, 1532.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2011/12971 - 842 sayılı kararıyla "iptal kararının kesinleştiği tarih itibarıyla ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderildikten sonra karar verilmesi" gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulüne 5.200.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün taraflarca temyizi üzerine bu kez Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2013/20949 - 2014/5737 sayılı kararıyla "Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi,
yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihi olan 2008 yılında dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması" gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne, 8.531,20.-TL tazminatın dava tarihi olan 26/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
1) Hazinenin temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilmek ve emsal satış yöntemine göre değer tespit ettirilmek suretiyle, dava tarihi itibarıyla hesaplanan değer üzerinden tazminat ödenmesine karar verilmiş ise de; karar dosya kapsamına ve dairenin yerleşik uygulamasına uygun değildir.
4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu kaydının iptalinden kaynaklı tazminat davalarında, zararın, mülkiyetin kaybedildiği tarih olan, tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği günde doğmuş olduğu, bu nedenle değer tespitinin bu tarih itibarıyla yapılacağı kabul edilmektedir.
O halde mahkemece, tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 06/04/2001 tarihi itibarıyla taşınmazın değerinin tespit ettirilmesi ve buna göre tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
2) Davacının temyiz itirazları bakımından;
Kabule göre; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesine aykırı olarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle, kabul/red oranına göre bulunan ve maktu ücretin altında kalan değerler üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının ve ikinci bentde açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1350.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya, 1350.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/10/2016 günü oy birliğiyle karar verildi.