Davacı, davalı işveren nezdinde 12.07.1970-31.10.1970 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
Dava, davacının davalı işverene ait iş yerinde 12.07.1970-31.10.1970 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının 12.07.1970-31.10.1970 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak 108 gün, günlük 24.00 TL ücretle çalıştığının tesbitine, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, M.oğlu,25.06.1953 K., A.Köyü doğumlu K. nüfusuna kayıtlı H.A.’ ün .... SSK sicil no ile 12.07.1970 tarihinde DSİ 5. Bölge unvanlı (....) sicil nolu iş yerinde işe girdiğine dair imzalı bildirgenin 28.07.1970 tarihinde kuruma verildiği,davalı işyerinin 11.07.1959-06.10.1987 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında olduğu, 1970/3,4. dönemlere ilişkin dönem bordrolarının geldiği, davacının isminin bulunmadığı, işyeri belgelerinin olmadığının işverence bildirildiği,dinlenen davacı tanıklarının tesbitine karar verilen tüm dönemi kapsayacak şekilde davacı ile birlikte çalışan bordro tanıkları olmadıkları görülmektedir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin
bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan uyuşmazlık konusu dönemin tamamında çalışması bulunan bordro tanıkları yada kayıtlara geçmiş komşu iş yeri sahibi veya çalışanı oldukları belli olmayan tanıkların beyanı ile yetinilerek sonuca gidildiği ortadadır. Bir başka anlatımla dinlenen tanıkların resmi kayıtlara geçmiş bordro tanığı ya da komşu iş yeri tanığı olup olmadığı yöntemince araştırılmamıştır. Öte yandan, işe giriş bildirgesi verilen kişi ile davacının soyadının farklı olduğu halde, işe giriş bildirgesinin davacıya ait olup olmadığı konusunda inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidilmiş olması isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; işe giriş bildirgesinin davacıya ait olup olmadığı konusunda, zabıta araştırması ve imza incelemesi yaptırmak, ilgili nüfus Müdürlüklerinden işe giriş bildirgesinde bilgileri bulunan başka bir kişi olup olmadığını sormak,başka birisinin varlığı tesbit edilirse davaya dahil edilmesi sağlanarak savunması alınıp ve ileri süreceği delilleri toplamak, tespit kararı verilen döneme ilişkin dönem bordrolarında kayıtlı tanıklar saptanarak bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, zabıta, maliye ve meslek Odası aracılığı ve Muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tesbit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.