1. Hukuk Dairesi 2014/13059 E. , 2015/14399 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVATÜRÜ:ELATMANIN ÖNLENMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesine davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, kayden maliki olduğu 305 parsel sayılı taşınmazı davalının komşu parselden sınır ihlali yapmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalı, dava konusu taşınmazların 50 yıldır aynı sınırlarla kullanıldığını, davacı taşınmazına müdahalesi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza komşu 304 parselden davalının haksız müdahale ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 305 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, mahkemece, müdahalesi belirlenen komşu 304 parsel sayılı taşınmazın ise mülkiyet bilgilerini gösterir çap( tapu) kaydının dosya içinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra, belirlenen bu durum göz önünde tutularak, hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.Somut olayda; hükme yeterli, yukarıda açıklanan ilkelere uygun bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Dosya kapsamı ile, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda mahkemece iki defa keşif yapıldığı, birinci uygulama sonucu elde edilen bilirkişi raporunda davalının davacı yerine müdahalesinin bulunmadığının belirtildiği, ikinci kez yapılan keşif sonucu verilen bilirkişi raporunda ise davacı taşınmazına komşu 304 ve 306 parsellerden müdahalenin varlığının tespit edildiğinin açıklandığı, mahkemece, ikinci bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle 304 parselin müdahalesi bakımından kabul kararı verildiği görülmektedir.
Ne varki, mahkemece, davalıya ait taşınmazların çap (tapu) kayıtları getirtilmeden ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden noksan soruşturma ile karar verilmesi doğru değildir.
Hâl böyle olunca; öncelikle davalıya ait olduğu söylenen 304 ve 306 parsel sayılı taşınmazların mülkiyet bilgilerini gösterir çap (tapu) kayıtlarının merciinden istenmesi, yukarıda açıklanan ilke ve olgulara uygun olacak şekilde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, mahallinde yeniden içlerinde harita mühendisinin de yer aldığı üç kişiden oluşan teknik bilirkişi heyeti ile keşif yapılması, bilirkişilerden uygulamayı gösterir denetime elverişli infazı mümkün kroki ve rapor alınması, önceki bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, davacı taşınmazına davalı tarafından sınır ihlali yapılmak suretiyle müdahalenin olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre davacı talepleri gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.