11. Hukuk Dairesi 2020/3649 E. , 2021/688 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 07.03.2019 tarih ve 2018/465-2019/118 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile davacıya ait taşınmazın satışı hususunda anlaşmaya varıldığını, davalı alacaklının satış bedelini devir işleminden önce ödediğini, teminat olarak dava konusu senedin düzenlendiğini, daha sonra gayrimenkulün resmi satışı yapılmasına rağmen senedin iade edilmeyerek icra takibine konulduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı hakkında girişilen takibin itiraz üzerine durduğunu, bunun üzerine açılan itirazın kaldırılması davasının devam ettiğini, davalı vekilinin ön inceleme duruşma tutanağında senetteki imzaları kabul edip, sadece faize itiraz ettiğini, söz konusu davayı sürüncemede bırakmak için bu davanın açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafça dava konusu senedin teminat senedi olduğu iddia edilmiş ise de davalı senedin davacıya borç para karşılığında düzenlendiğini savunduğu, senedin ihdas nedeninin boş olduğu, senedin teminat senedi olduğunu iddia eden davacının HMK 201. maddesi uyarınca bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlamak zorunda olduğu, taraflar arasındaki taşınmaz satışı ile dava konusu senedin aynı tarihli olması ve vade tarihinin tanzim tarihine göre ileri bir tarih olarak yazılmasının davacının iddiasını kanıtlamaya elverişli bulgular olarak kabul edilemeyeceği, hayatın olağan akışı ile ilgili gerekçelerin senede karşı senet ile ispat kuralını ortadan kaldıramayacağı, somut olay bakımından ispat külfetinin davacıda olduğu, iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafından senedin teminat senedi olduğunun yazılı delil ile ispatlanamadığı, İİK"nın 72/4 maddesinde; ""Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde %20"den aşağı tayin edilemez."" hükmünin mevcut olduğu, talep üzerine mahkemenin 21.05.2014 tarihli ön inceleme tensip zaptı 13 nolu ara kararıyla ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, belirlenen %15 teminatın yatırılması ile ihtiyati tedbirin uygulandığı gerekçesiyle davanın reddine, İİK’ nın 72/4 maddesi gereğince asıl alacağın %20 si oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı vekilinin aşağıda belirtilen bozma nedenleri dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekili yemin deliline açıkça dayanmış olduğundan 07.03.2019 tarihli celsedeki duruşmada yemin teklif etmek istediğini belirtmiş olmasına rağmen mahkemece davacıya yemin teklif etme hakkı kullandırılmaması savunma hakkını kısıtladığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: (1) Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtildiği üzere hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.