Davacı, davalı işveren nezdinde 1.1.2002- 1.9.2002 tarihleri arası sigortalı olduğunun tespiti, 1.1.2002- 30.6.2006 tarihleri arası işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
Dava, davacının davalı işverene ait iş yerinde 01.01.2002-01.09.2002 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığının tespiti ile 01.01.2002-30.06.2006 tarihleri arasına ilişkin işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının 01.01.2002-01.09.2002 tarihleri arasında davalı işveren yanında çalıştığının tesbitine, bu sürede sigortalı sayılmasına, bir kısım işçilik alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01.09.2002 tarihinde "V. K. C Blok Kapıcılık" ünvanlı (....) sicil nolu iş yerinde işe girdiğine dair imzalı bildirgenin Kuruma verildiği,tesbiti talep edilen dönem ile çakışan dönemde, davacının 01.02.2002 tarihinde "V. K.Ap. A Blok kapıcısı" ünvanlı ....sicil nolu iş yerinde işe girdiğine dair imzalı bildirgenin 08.02.2002 tarihinde Kuruma verildiği, 30.06.2006 tarihinde işten çıkışının Kuruma bildirildiği, davalı iş yerinde;01.09.2002-30.06.2006 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalışmasının olduğu, bu dönemde çalışmalarının tam bildirildiği,01.02.2002-10.02.2002 tarihleri arasında başka işyerinde 10 gün çalıştığı,dönem bordrolarının getirtilmediği,başka işyerine ait dönem bordrolarının dosyaya gönderildiği,Mahkemece yaptırılan zabıta araştırmasında. davacının binanın inşaatının başladığı tarihten itibaren binayı yapan Vedat Emel isimli şahsın yanında çalıştığı, 01.09.2002 tarihinden itibaren de davalı apartmanda kapıcı olarak çalıştığının tesbit edildiği, davalı apartmana ait karar defterinde davacının 05.05.2002 tarihi itibariyle kapıcı olarak 6 ayı deneme süresi olmak üzere işe alındığı görülmektedir.
Uyuşmazlık, somut olayda 01.01.2002-05.05.2002 tarihleri arasında fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olaya gelince; mahkemece davacının 05.05.2002-01.09.2002 tarihleri arasında davalı işverene ait apartmanda 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı olarak kesintisiz çalıştığının tesbitine karar verilmesi doğrudur. Ancak 01.01.2002-05.05.2002 tarihleri arasına yönelik talep yönünden açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığı yöntemince araştırılmadan uyuşmazlık konusu dönemin tamamında çalışması bulunan kayıtlara geçmiş komşu iş yeri sahibi veya çalışanı oldukları belli olmayan tanıkların beyanı ile yetinilerek sonuca gidildiği ortadadır. Öte yandan, işçilik alacakları talebinin hizmet başlangıcı tarihinin 05.05.2002 olduğu esas alınarak hesap edilmesi ve hüküm altına alınmasına karşın hizmet tesbiti talebinin 01.01.2002 tarihinden itibaren kabul edilerek kendi içinde çelişkili hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Kabule göre de, davacının 01.02.2002-10.02.2002 tarihleri arasında başka işyerinde çalıştığı 10 günlük sürenin hüküm altına alınan sürelerden dışlanmaması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; tespit kararı verilen döneme ilişkin ,zabıta, maliye ve meslek Odası aracılığı ve Muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahiplerinin araştırılıp tesbit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak,bu dönemde davacının kapıcı dairesinde oturduğuna dair, elektrik, su, telefon kayıt ve makbuzlarını araştırmak , gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra başka işverence bildirilen süreleri de dışlayarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı işverenin işçilik alacaklarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 25.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.