11. Hukuk Dairesi 2020/3650 E. , 2021/689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 02.04.2019 tarih ve 2017/283-2019/220 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının ve kızının ... Ziraat Bankasından düşük faizli kredi çekme vaadi ile içinde banka çalışanın da olduğu kişilerce kandırıldığını, davalı bankanın icra takibine geçmesi ile adına 64.000 TL kredi çekildiğini öğrendiğini, bu kişilerden şikayetçi olduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, davacının kredi çekmeyi düşündüğünü ancak herhangi bir belge vermediğini, okumadan bazı evrakları imzaladığını, davacının iradesi dışında onun adına işlemler yapıldığını, davalı bankanın adam çalıştıran sıfatıyla yapılan işlemlerde sorumluluğunun olduğunu ileri sürerek davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kredi işleminde usulsüzlük olmadığını, kullanılan kredinin ekipman kredisi olduğunu, satın aldığı mal karşısında kredinin davacının hesabına değil, malı satan firmanın hesabına geçeceğini, davacının malı teslim aldığına dair tutanak olduğunu, kredi için istenilen teminatların alındığını, davalının kredinin ilk taksitini ödeyip diğer taksitlerini ödemediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, tüm dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı, davalı bankadan kredi kullanmadığını iddia ederek menfi tespit davası açtığı, kredi sözleşmesindeki imzanın inkar edildiği, Ağır Ceza Mahkemesinde alınan adli tıp raporunda imzanın davacıya ait olmadığı tespit edildiği, bu durumda davalı bankadan akdedilen kredi ve hesap hareketleri getirtilerek banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırıldığı, Mali Müşavir- Bağımsız Denetçi ... tarafından tanzim edilen 28.01.2019 tarihli rapora göre; TC Ziraat Bankası ... Şubesinden 03/11/2009 tarihinde davacı ..."e ait ... nolu hesaptan 83.649,00 TL ...(...)"a ait ... numaralı hesaba virman yapılmak suretiyle ödendiği, ancak yazılı bir virman talimatı olmadığı, dekont üzerinde imza ile işlemin gerçekleştiği, tanzim edilen fatura bedelinin 85.500,00 TL olmasına rağmen TC Ziraat Bankası ... Şubesinden fatura karşlığı olarak 83.649,00 TL virman karşılığı ödeme yapıldığı 1.851,00 TL hesabın açık kaldığının tespit edildiği, her ne kadar Yargıtay bozma ilamında Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dolandırıcılık davasının neticesinin beklenilmesinin düşünülmemesi yönünde bozmaya konu yapılmış ise de yargılamanın halen devam ettiği, sanıklardan biri hakkında yakalama kararının bulunduğu, yargılama faaliyetinin 2009 yılında başlamış olmasına rağmen kısa bir süre sonra biteceği yönünde bir emarenin bulunmadığı, ceza dosyasının beklenilmesi halinde yargılama süresi ile denetim süreleri dikkate alındığında hak kayıplarına sebebiyet verecek olması nedeniyle ceza davasının neticesinin beklenilmesini gerektirecek bir hususun bulunmadığı, alınan bilirkişi raporu ile sorunun tamamen açığa çıktığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, İstanbul İli, Bahçelievler İlçesi, Kocasinan Köyü 13750 Parsel 8 bağımsız bölüm üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyulmuşsa da bozma ilamı gereği yerine getirilmemiştir. Dairemiz bozma ilamında belirtildiği üzere ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/216 Esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesi beklenilmediği gibi, banka kayıt ve belgeleri yerinde incelettirilmeksizin dosya incelenmesi suretiyle bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bu nedenle davacının 3. kişiye yaptığı virman talimatına ilişkin herhangi bir belge olup olmadığı hususu açıklığa kavuşmamıştır. Bu hali ile alınan bilirkişi raporu yetersizdir. Ayrıca davalı banka, davacının talimatı üzerine davaya konu kredinin davacının almış olduğu mallar karşılığı 3. kişiye olan borcunun ödenmesi için virman yapıldığını iddia etmiş olup yine dosya içindeki 02.11.2009 tarihli davacı ile dava dışı 3. kişi arasında düzenlenen mal teslimine ilişkin belge sunulmuştur. Davacı söz konusu belge altındaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmediğini bildirmiştir.
Bu durumda mahkemece öncelikle konusunda uzman bankacı bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve belgeleri yerinde incelenmek sureti ile davacıya, davalı banka tarafından herhangi bir kredi kullandırılıp kullandırılmadığı, ödeme yapılıp yapılmadığı, dava dışı 3. kişiye davacının talimatı üzerine söz konusu virmanın yapılıp yapılmadığı, yine dosyaya ibraz edilen davacı ile dava dışı 3. kişi arasındaki 02.11.2009 tarihli mal teslim belgesi altındaki imzanın davacıya ait olup olmadığı imza incelemesi yoluyla bilirkişi raporu alınmak suretiyle tespit edilerek şayet söz konusu belge altındaki imza davacıya ait ise ve davalı banka tarafından 3. kişiye mal bedeli karşılığı virman yapılmış ise bu virman bedeli kadar davacı tarafından kredi kullanıldığının kabulü gerektiği hususu gözetilerek mahkemece bu konularda inceleme yapılıp bilirkişi raporu alınıp tüm deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme, yetersiz bilirkişi raporu ve bozma ilamı içeriğine uygun araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 02.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.