Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/59
Karar No: 2021/5308
Karar Tarihi: 14.04.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/59 Esas 2021/5308 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/59 E.  ,  2021/5308 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
    No : 2019/672-2019/1802

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı ile feri müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine dair hüküm verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili ile feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının diğer davalıya ait işyerinde 01.06.1987 tarihinden başlayarak 15.11.2006 tarihine kadar fiilen çalışma yapılan eksik günlerinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, şöyle davanın öncelikle hak düşümü yönünden reddedilmesi gerektiğini, dava açma hak düşümü süresinin geçtiğini, kaldı ki, davacının 1987 yılından sonra askerlik yaptığını, askerlik süresince çalışmadığını, askerlik öncesi hizmet tespiti isteminin de ayrıca hak düşümüne uğradığını, dava dilekçesinin esas yönünden de reddedilmesi gerektiğini, davacının, davalı emrinde ancak hizmetlerinin SGK‘ya bildirildiği süreler kadar çalıştığını daha fazla çalışmasının olmadığını, davacının hizmetlerinin noksan bildirildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu sebeple davacının bildirimi yapılmış süreler dışındaki günler için tüm tespit talebinin reddedilmesi gerektiğini, davacı ile davalının kardeş olduğunu, davacının davalının işyerinde ailesinin zoru ile işe başladığını, çalışmasının hiçbir zaman düzenli olmadığını, abisinin yaptığı işi hiç sevmediğini, başka işler kurmak, özellikle büfe açmak isteğini her seferinde herkese söylediğini ve işyerine keyfe keder gelerek yine aynı tutumla keyfe keder çalıştığını, davacı iddia ettiği gibi çalışmış olsa hizmetinin tespiti için bu kadar beklemeyeceğini, gerçekten davacının bu davayı açmakta asıl amacının, erken emekliliğini sağlayabilmek, emeklilik şartlarından olan prim ödeme gün sayısını davalı üzerinden doldurmak olduğunu, zira davalının, davacının çalıştığı zamanlardaki tüm hizmetlerine ilişkin prim ödeme gün sayısını ve prime esas kazançlarının düzenli olarak SGK"ya bildirimini yaptığını, davacının delil olarak bildirdiği Denizli 3. İş Mahkemesinde 2008/327 E. nosu ile görülen ve 2009/526 K.sayısı ile sonuçlanarak kesinleşen davanın işçilik alacaklarına ilişkin olduğunu bu davada davacının hizmet tespit talebi olmadığını, tespiti yapılmayan hizmetlerinin fiili olduğu kanaatiyle davacı için işçilik alacağına hüküm tesisinin esasen hukuka aykırı olmakla birlikte kesinleşen bu kararın davacının kararda belirlenen sürelerde çalıştığının kesin delili veya kesin hükmü olmadığını, açıklanan nedenlerle haksız ve yersiz açılan davanın öncelikle hak düşümü ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Feri Müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve yersiz açılmış bir dava olup, reddinin gerektiğini, husumet itirazlarının bulunduğunu, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. Maddesine ek bir fıkra eklenmiş olup bu fıkra ile ile artık kurumun açılacak davalarda, davalı olarak taraf gösterilmesinin ortadan kaldırıldığını, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, ayırca bu tür hizmet tespiti davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden davanın hiç kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispatlanması gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; “...Denizli 3. İş Mahkemesi"nin 2008/327 Esas sayılı dosyasıda celp edilip incelenmiş, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla, davacının, davalı yanındaki çalışmalarının 3. İş Mahkemesi"nde tazminat alacakları yönünden hükme esas alınan süreler dışlanarak, kalan süreler yönünden davalı yanındaki çalışmalarının fiili ve gerçek olduğu...” gerekçesiyle “davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile Denizli 3. İş Mahkemesi"ndeki tazminat alacakları davasındaki kesinleşmiş mahkeme ilamı doğrultusunda bilirkişi raporunda kabul edilen sigortalı olarak bildirilen süreler dışlanarak 15/06/1990-27/08/2001, 28/12/2002-06/02/2003 ve 01/05/2003-15/11/2006 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığının tespitine,sair taleplerin reddine” karar verilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararına karşı; Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece kabul edilen zaman diliminde davacının sigorta kaydının olduğunun görüleceğini, davacı tarafından müvekkili aleyhine açılan işçilik alacaklarına ilişkin Denizli 3. İş Mahkemesinin 2008/327 Esas sayılı dava dosyasında kabul edilen sürelerin hizmet tespiti davası için kesin delil kabul edilemeyeceğini, davacının müvekkili yanında kuruma bildirilen süreler kadar çalıştığını, toplanan delillerinde bu durumu doğruladığını beyan ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
    Feri müdahil SGK vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı taleplerinin 5 yıllık hak düşürücü süre geçmesi nedeniyle reddi gerektiğini, yerel mahkeme kararının yerinde olmadığını, kurum kayıtlarının asıl olup, aksinin aynı değerdeki yazılı belgelerle ispatlanması gerektiğini, müvekkili kurumun davalı olarak gösterildiğini, bu nedenle lehlerine vekalet ücreti takdiri gerektiğini beyan ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak haksız davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle HMK"nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili ile feri müdahil Kurum vekili istinaf talebindeki gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
    Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
    Öte yandan 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. “Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde Yasal zorunluluk vardır. Bu nedenle, sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin hangi işverenler tarafından düzenlenmiş olduğu tespit edilip, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa"nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltilmesi gerekir.
    1-Eldeki davada, davacının hizmet cetvelinin incelenmesinden davalının 257 sicil no.lu işyerinden 15.06.1990 tarihinden başlayan kesintili bildirimlerinin olduğu, bu süre içerisinde ayrıca dava dışı 551 sicil no.lu işyerinden de 28.12.2002-06.02.2003 tarihleri arasında bildiriminin bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Davacının 01.06.1987-15.11.2006 arası dönemde davalı nezdinde sürekli çalıştığını iddia etmesi karşısında, Mahkemece, davacının 551 sicil no.lu işyerinde çalışıp çalışmadığı, çalışmasının nasıl olduğu, davalı işveren tarafından bu iş yerine çalışmak üzere gönderilip gönderilmediği hususlarında davacının beyanı alınmalı, davalı iş yeri ile bu iş yeri arasında organik bağ olup olmadığı araştırılarak tespit edilmeli, farklı iş yerleri olduğunun tespit edilmesi halinde hak düşürücü süre değerlendirilmeli, davacının farklı iş yerlerinde çalışmadığı iddiası varsa bu hizmetlerin iptali sağlanmadan hizmet tespiti yapılamayacağından, bu durumda dava dışı diğer işverenin HMK 124. maddesi gereğince davaya dahil edilmelidir.
    2-Mahkemece,Kurumdan davalı işverene ait 257 sicil no.lu işyerinin 1987-2006 arası döneme ait işyeri bordroları istenmiş olmasına rağmen Kurum tarafından sadece 2004/5-2006/12 arası dönem bordrolarının gönderildiği anlaşılmış olup Mahkemece, eksik gönderilen 1987-2004/5 arası dönem bordroları da dosya içine alınmak suretiyle bu dönemlerde çalışması bildirilmiş olan bordro tanıkları da dinlenmeli,dava sırasında dinlenen tanıkların ve yeni tespit edilecek bordro tanıklarının anılan dönemle ilgili ayrıntılı ifadeleri alınarak varsa aradaki çelişkiler giderilmeli, böylece bu konuda gerekli tüm araştırma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, davacının çalıştığı iddia edilen süreler tereddütsüz belirlenerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde,davalı ve feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi