Davacı, davalı işveren nezdinde 01.06.1998-15.04.2005 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların tüm davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava davacının, davalıya ait işyerinde 1.6.1998-15.4.2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitiyle işçilik alacakları istemine ilişkindir .
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının davalı apartman yönetimi işyerinde 1.6.1998-15.1.2005 tarihleri arasında asgari ücretle günde 3 saat üzerinden ayda 12 gün esasına göre part-time olarak toplam 954 gün çalıştığının tespiti ile tümü net olmak üzere 2.222,55 TL kıdem tazminatının akdin feshedildiği 15.1.2005 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile, 626,22 TL ihbar tazminatının, 5.615,27 TL ücret alacağının, 521,28 TL yıllık izin alacağının, 67,05 ulusal bayram ve genel tatil alacağının 3.5.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı apartman yönetiminden tahsiline, hafta tatil ücreti ile fazla istemlerin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davacı dava dilekçesi ile kıdem tazminatı için fesih tarihinden, ücret alacağı için temerrüt tarihinden en yüksek banka mevduat faizi diğer alacakların yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş olup 15.1.2007 tarihli ıslah dilekçesi ile bu defa ihbar tazminatının temerrüt tarihinden yasal faizi ile kıdem tazminatı için fesih tarihinden diğer alacaklar içinde temerrüt tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile davalı işverenden tahsilini talep etmiştir.
Uyuşmazlık davacının işçilik alacakları için uygulanacak faiz istemi konusunda toplanmaktadır
Davacının işçilik alacaklarının ödenmesi için noter araclığı ile çektiği ihtarnamenin 29.4.2005 tarihinde davalıya tebliği edildiği ve ihtarnamede yapılacak hesaplama neticesinde 3 gün içerisinde ödeme yapılması aksi halde dava yoluna başvurulacağının bildirilmesi karşısında davalının 2.5.2005 tarihinde temerrüde düşürüldüğü anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 4857 sayılı İş Kanununun çeşitli hükümlerinde faiz konusunda düzenlemelere yer verilmiştir. Anılan Yasanın 34. maddesinde, gününde ödemeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanacağı hükmü bulunmaktadır. Maddede sözü edilen ücret geniş anlamda ücret olup, çalışma karşılığı ücretler ile ikramiye, prim, jestiyon ve benzeri ödemler ve fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatil ücretleri de bu kapsama dahildir.
Ücret alacağının 1475 sayılı yasa döneminde doğmuş olması durumunda 10.6.2003 tarihine kadar yasal faiz, bu tarih sonrası ücretler bakımından ise bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. İşçinin ücret konusundaki talebinin “yasal faiz” olarak adlandırılmış olması da 4857 sayılı İş Kanununun 34. maddesinin uygulanmasına engel değildir. Gerçekten, ücret alacağı bakımından anılan 34. maddede faizle ilgili olarak yasal düzenleme yer aldığından, işçinin isteğinin, bahsi geçen özel faizin talep edildiği şeklinde değerlendirilmesi gerekir.
Ücret alacağı bakımından faize hak kazanmak için kural olarak işveren temerrüde düşürülmelidir. Ancak, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça bir ödeme günü kararlaştırıldığında, belirlenen ödeme tarihi sonrasında faiz işlemeye başlar.
Ücret alacağı için özel banka, kamu bankası ayrımı yapılmaksızın mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının belirlenmesi gerekir. Yasada, “uygulanan en yüksek faiz” sözcüklerine yer verilmiş olmakla bahsi geçen faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı tespit olunmalıdır. Bankaların belli dönemlerde T. C. Merkez Bankasına uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı fiilen uygulanmış olmadıkça ücret yönünden dikkate alınmaz.
Bankaların uyguladıkları faiz oranları bir ya da birkaç aylık veya bir yıllık vadelerle belirlenmektedir. Bunlardan en uzun vade bir yıl olup, en yüksek faiz oranı da bir yıllık mevduata uygulanmaktadır. Bu durumda ücret alacağı için uygulanması gereken faiz, ödeme gününün kararlaştırıldığı ya da temerrüdün gerçekleştiği zamanda bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı olmalıdır. Aynı alacak için ikinci yılın başlangıcındaki en yüksek banka mevduat faizinin belirlenerek uygulanması, gecikme daha da uzunsa takip eden yıllar için de aynı yönteme başvurulması gerekir. Yıl içinde artan ve eksilen faiz oranları dikkate alınmaz. Yıllar itibarıyla faiz oranları değişebileceğinden kararda faiz oranının gösterilmesine gerek yoktur.
Uygulamada ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına uygulanacak faiz konusu diğer ücret alacaklarından farklı olarak değerlendirilmektedir. İhbar tazminatı bakımından uygulanması gereken faiz oranı değişen oranlara göre yasal faiz olacağı, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde farklı bir faiz türü öngörülmüşse, yasal faizin altında olmamak kaydıyla kararlaştırılan faizin uygulanacağı, 4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin , geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmeyerek bu alacak içinde yasal faiz uygulanması gerekeceği Yargıtayın yerleşik uygulamasıdır.
Mahkemece yerleşik uygulamaya göre ihbar tazminatı ve yıllık izin alacaklarına yasal faizin, kıdem tazminatına da bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanması sureti ile karar verilmesi yerinde ise de diğer işçilik alacakları konusunda 10.6.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve uygulanacak faize ilişkin getirilen yeni düzenleme dikkate alınmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur
Yapılacak iş; ücret alacağı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının 10.6.2003 tarihinden önce doğan kısımları için temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz, bu tarihten sonra doğan kısımları içinde temerrüt tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faizin uygulanması suretiyle alacakların davalı apartman yönetiminden tahsiline karar verilmesi gerekir
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden ilgilisine yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.3..2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.