19. Hukuk Dairesi 2018/3234 E. , 2019/3722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davası hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen davanın reddine yönelik 13/07/2017 gün, ... Esas, 2017/182 Karar sayılı hükme karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması sonucunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararın davacılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av.... gelmiş, başka gelen olmadığından duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereğigörüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Davacılar vekili, davacıların kefil olduğu senede dayalı başlatılan icra takibi öncesinde bono borcunun 195.003,75 TL olarak ödendiğini, ödeme sırasında icra takibine konu senet için ibaresi yazılmamasına rağmen keşideci dava dışı ... adına kefaleten yatırdıklarının belirtildiğini,senet bedelsiz olmasına rağmen başlatılan icra takibi nedeniyle haciz baskı ve tehdidi altında davacı ...’in mükerrer olarak 122.000 TL daha ödediğini belirterek takibe konu bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile ödenen 122.000 TL’nin istirdadını ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, süresinden sonra verdiği cevap dilekçesinde, 195.003,75 TL ödemenin cari hesaba mahsuben yapıldığını, davacıların icra takibi sonrasında yaptıkları 15.05.2015 tarihli protokol ile 122.000 TL borcu kabul edip anlaştıklarından istirdat talep edemeyeceklerini, takip öncesi menfi tespite konu ödeme dekontlarında senede atıf yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre,davacılar, davalının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin(kefalet) hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğu, ancak icra takibinden önce ödeme yapıldığından borcun sona erdiğini savundukları için ispat yükünün davacılara ait olduğu, takip öncesi banka havalesi yoluyla davacının yaptığı ödemelere ait dekontların açıklama kısmında açıkça takibe dayanak yapılan senede mahsuben ödeme yapıldığı belirtilmediğinden, bonoda gösterilen borç meblağına mahsuben ödeme yapıldığının sabit kabul edilemeyeceği, 15.05.2015 tarihli protokol gereği ilk taksit haricinde yapılan ödemeler protokolde belirtilen tarihlerde yapılmadığından 5 taksit şeklinde yapılan toplam 122.000 TL’lik ödeme ile takibe dayanak senet borcunun davacı açısından sona erdiği ya da tasfiye edildiğinin söylenilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye mahkemesince,takipten sonra davacılardan ... ile davalı arasında yapılan 15/05/2015 tarihli protokol ile bu davacının takip konusu borcu kabul etmiş olduğu, diğer davacı ..."in protokolde imzası bulunmamakla birlikte, ihtirazi kayıt koymaksızın protokole atıf yaparak protokolde belirtilen taksit miktarları kadar banka havalesi yoluyla ödeme yaparak zımnen protokol içeriğini kabul etmiş olduğu, davacıların protokol ile takip konusu borcu kabul ettiklerinden, takipten önce banka havalesi ile yaptıkları ödemelerin takip konusu bonoya mahsuben yapıldığı iddiasından vazgeçmiş olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı borçlular, davalı alacaklı tarafından aleyhlerine yapılan ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyası dayanağı olan bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespitini ve ayrıca takipten sonra yapılan protokol nedeniyle ödedikleri 122.000 TL’nin istirdadını talep etmişlerdir.
1- Davacı ... ile davalı vekili arasında imzalanmış olan 15.05.2015 tarihli protokol ile her iki davacıyı da kapsayacak şekilde 5 taksit halinde 122.000 TL ödeme yapıldığı takdirde davacıların takipten dolayı borçlarının biteceğinin kararlaştırıldığı ve bu ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar bu taksit ödemelerinin bazıları süresinden sonra kısa gecikme ile yapılmış ise de, davalının herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden ödemeleri kabul etmiş olması ve cevap dilekçesinde süresinde ödeme yapılmadığına ilişkin bir itirazının da bulunmamış olmasına göre tüm ödemelerin protokol uyarınca yapıldığının kabulü gerekir.
Bu durumda davacıların takip dayanağı bonoya dayalı icra takibinden dolayı borçlu olmadığı anlaşılmakla davacıların menfi tespit davasının kabulü gerekirken reddedilmesi ve istinaf talebinin esastan reddi doğru olmamış,istinaf mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
2- Davacıların istirdat talebine gelince, davacıların takipten dolayı borçlu olmadıklarına ilişkin menfi tespit davasının kabul sebebi protokol gereği 122.000 TL’lik ödemedir. Bu itibarla protokol nedeniyle yapılan ödemenin istirdadı talebinin reddi isabetli olup, davacıların istirdat talebine yönelik temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA,(2) nolu bendde açıklanan nedenlerle davacıların istirdat talebine ilişkin temyiz isteminin reddine, dosyanın HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kararı veren ilk derece mahkemesi olan ... Asliye Hukuk Mahkemesine ve karardan bir örneğinin ... BAM 11.Hukuk Dairesine gönderilmesine, Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacılar vekili yararına 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 11/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.