Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/162
Karar No: 2019/1448
Karar Tarihi: 07.03.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/162 Esas 2019/1448 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/162 E.  ,  2019/1448 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    K A R A R
    A)Davacı İstemi;
    Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacının, 03/04/2006 tarihinde davalı işverene ait bina inşaatında duvarın üzerine düşmesi sonucunda ağır şekilde yaralandığı, iş kazasının oluşmasında işverenin kusurlu olduğu, davacının sürekli iş gücü kaybına uğradığını beyan ederek maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.B)Davalı Cevabı;
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacının görevini yerine getiremediği, kendi kusuru nedeniyle kazaya sebebiyet verdiği, davalı işverenin kusurunun bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
    “..1-) Maddi tazminat davasının ıslah edilmiş hali ile kabulüne, 45.084,38 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 03/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    2-) Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 17.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ...”
    GEREKÇE
    ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/20165 Soruşturma sayılı dosyası, İş kazası ile ilgili SGK tahkikat raporu, davacının maluliyetine ilişkin SGK karar örneği celp edilmiş, işyeri kayıt ve belgeleri sunulmuş, Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulundan 04/10/2010 tarihli rapor, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan 12/04/2012 tarihli rapor ve Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan 12/08/2013 tarihli rapor, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan 01/09/2016 tarihli rapor alınmış, kusura ilişkin bilirkişi ..."dan 17/11/2014 tarihli kusur raporu ve bilirkişi ..."tan 29/05/2017 tarihli hesap raporu alınmıştır. ... C.Başsavcılığının 2006/20165 Sor. Sayılı dosyası ile verilen 26/04/2006 tarih 2006/9603 K.sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karardan, yapılan soruşturma sonucu taksirle yaralamaya sebebiyet vermek eyleminin 5237 sayılı TCK.nın 89.maddesine uygun bulunduğu ancak eylemin aynı yasanın 89/5 maddesi gereğince bilinçli taksir hali hariç olmak üzere takibi şikayete bağlı suçlardan bulunduğu, mağdurun şikayetinden vazgeçtiğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacının itirazı üzerine ... 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 25/12/2006 tarihli ve 2006/811 Müteferrik no.lu karar ile itirazın reddine karar verildiği, SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının 14/02/2008 tarihli Soruşturma Raporunda olayın iş kazası olduğu, SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları daire Başkanlığının 23/02/2009 tarihli tespit formundan maluliyet gerekmeyeceğinin tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulunun 04/10/2010 tarihli ve 12/08/2013 tarihli ,Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 12/04/2012 tarihli raporlarında maluliyet tayinine mahal olmadığı, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 01/09/2016 tarihli raporunda ise %11,0 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağının belirtildiği, Mahkememizce alınan 17/11/2014 tarihli kusur raporunda olayın iş kazası olduğu, davacının %40 oranında , davalı işverenin %60 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.Mahkememizce alınan kusur raporunda İşçi Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğünün ilgili hükümlerinin irdelenmiş olması ve raporun dosya kapsamına uygun olması nedeni ile kusur raporuna yapılan itirazlar kabul edilmemiştir.Mahkememizce alınan 29/05/2017 tarihli hesap raporunda davacının maddi zarar tutarı 45.949,06 TL olarak tespit edilmiştir.
    SGK tarafından dosya kapsamına bildirilen cevabi yazıda, davacıya geçici iş göremezlik ödeneği olarak 1.441,14 TL"nin ödendiği anlaşılmakla, bu miktarın ( davalı kusur oranı )%60 "inin tenzili sonucu davacının toplam maddi zararı 45.084,38 TL olarak tespit edilmiştir.
    Maddi zararın belirlenmesi üzerine davacı taraf 30/05/2017 tarihinde maddi tazminat yönünden davasını ıslah ederek tespit edilen toplam 45.084,38 TL maddi tazminatı olay tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
    Tüm dosya kapsamına göre davacının işyerinde geçirdiği iş kazası nedeni ile inşaat yıkımında yaralanması sonucu manevi üzüntü duyduğu kabul edilmiş, olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur oranları, maluliyet oranı, paranın alım gücü, tarafların sosyo-ekonomik gelir durumları, manevi tazminat miktarının zenginleştirici ve fakirleştirici nitelikli tayin olunamayacağına dair ilkeler dikkate alınarak takdiren 17.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile davalı alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Maddi tazminat talebi yönünden, davalı taraf ıslahla arttırılan miktara ilişkin zamanaşımı savunmasında bulunmuş ise de dava konusu olayın aynı zamanda suç oluşturduğu dikkate alındığında, ıslah tarihi itibariyle ceza zamanaşımı süresi dolmadığı kanaati ile maddi tazminat talebininde ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..”
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
    “ ..1–Davalı ...Bilgisayar Ticaret ve Sanayi A.Ş."nin istinaf talebinin KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 9. İş Mahkemesi 06/07/2017 tarih ve 2006/26 E–2017/422 K sayılı ilam gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde DÜZELTİLMESİNE; Davalının sair istinaf itirazlarının REDDİNE;
    2–MADDİ TAZMİNAT TALEPLİ DAVANIN KABULÜ İLE;
    a–) 45.084,38_TL"nin, kaza tarihi olan 03/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
    3–MANEVİ TAZMİNAT TALEPLİ DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
    a–) 17.000,00_TL"nin, kaza tarihi olan 03/04/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
    b–) Fazlaya ilişkin talebin reddine,..”
    GEREKÇE
    “ ..Dava, iş kazasına dayalı maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu iş kazasında davalı işverenin kusurunun bulunup bulunmadığı, varsa işveren kusurunun oranı, ıslah ile arttırılan miktarın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, bilirkişi ve Adli Tıp Genel Kurulu raporlarının denetime uygun olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
    1–Dosyadaki yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, istinaf kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2–Dava, iş kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir
    Davacı, 03.04.2006 tarihinde iş kazası sonucu yaralandığını ileri sürerek 12.09.2006 tarihinde maddi ve manevi tazminat istemli dava ikame etmiştir.
    Davalı işveren, 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra maddi tazminatı talebinin ıslah suretiyle artırıldığını belirtilerek ıslah ile talep edilen maddi tazminatın zamanaşımı süresi dolduktan sonra istendiğini ileri sürerek reddini savunmuştur.
    Somut olayda, davacı davalıya ait işyerinde işçi olarak çalışırken 03.04.2006 tarihindeki iş kazası sonucu bedensel zarara uğramıştır. Adli Tıp Kurumu ... Adli Tıp Şube Müdürlüğü 02.05.2006 tarih, 2630 numaralı raporunda, arızasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, basit bir tıbbi müdehale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, kemik kırıklarının müştereken hayat fonksiyonlarını orta (3) derecede etkileyecek nitelikte olduğunun; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı GSS Maluliyet Sağlık Daire Başkanlığı"nın 23.02.2009 tarihli raporunda maluliyeti gerekmediğinin; Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp Kurulunun 04.10.2010 tarih ve 9673, 12.08.2013 tarih ve 9186 ile 04.12.2015 tarih 20934 karar nolu mütalaasında maluliyet tayinine mahal olmadığının; Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 12.04.2012 tarih ve 339 karar nolu mütalaasında maluliyet tayinine mahal olmadığının; Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 25.05.2016 tarihli 11178 karar nolu mütalaasında; hastanın yaşı ve travmanın ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda radyolojik olarak temporal kemik fraktürü görülmese de göğüs labirent sarsıntısına bağlı olarak bu işitme kaybının oluştuğunun düşünüldüğü, bu cihetle işetme kaybı ile olay arasında illiyet bağı kurulduğunun, E cetveline göre %11,0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının; Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 01.09.2016 tarih ve 1431 karar nolu mütalaasında; davacı hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler Genel Kurulca tekrar değerlendirildiğinde; hastanın yaşı ve travmanın ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda radyolojik olarak temporal kemik fraktürü görülmese de şiddetli göğüs travmasına bağlı olarak labirentleri etkileyen işitme kaybının oluştuğu, bu cihetle işitme kaybı ile olay arasında illiyet bağı kurulduğu, E cetveline göre %11.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının mütalaa olunduğu anlaşılmıştır.
    Uyuşmazlık; zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin maluliyet oranının tespit edildiği tarih mi yoksa iş kazasının meydana geldiği 03.04.2006 tarihi mi olduğu ve ıslah ile talep edilen maddi tazminatın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
    Zamanaşımı; alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir. Sonucu alacak hakkına son verme değil, onu eksik borç haline getirme olarak ortaya çıkar. Zamanaşımına ilişkin düzenlemelerin temelinde ; iddia edilen alacağın aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen kullanılmaması karşısında borçlunun oldukça uzak geçmişte kalan bir borçtan doğabilecek ihtilaflara karşı korunması, kendi alacağına karşı uzun süre kayıtsız kalan kimsenin bu hakkının artık korunmaya layık olmadığını kabul etmiş sayılması yatmaktadır.
    Borçlar Kanunumuzda normal zamanaşımı süresi 10 yıl olarak kabul edilmiş, daha uzun ya da daha kısa sürelerin getirildiği özel hükümlerin saklı olduğu BK.nun 125. maddesinde belirtilmiştir.İşçi ile tazminat sorumlusu işveren arasında hizmet akdi ilişkisi vardır. Davalı işveren İşçi Sağlığı ve güvenliğine ilişkin mevzuata aykırı hareketi ile davacı işçinin yaralanmasına neden olmuştur. Bu davranışlar mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 332/1 maddesinde belirtilen akde aykırı durumları oluşturur. BK.’nın 125.maddesindeki on yıllık akdi zamanaşımına tabidir.Davacının, 12.09.2006 tarihinde açtığı davada, davacının, beden gücü kayıp oranının ve maluliyeti ile iş kazası arasındaki illiyet bağının tartışmalı bulunması üzerine, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 25.05.2016 tarihli 11178 karar nolu mütalaasında; hastanın yaşı ve travmanın ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda radyolojik olarak temporal kemik fraktürü görülmese de göğüs labirent sarsıntısına bağlı olarak bu işitme kaybının oluştuğunun düşünüldüğü, işitme kaybı ile olay arasında illiyet bağının kurulduğu, E cetveline göre %11,0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının; Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 01.09.2016 tarih ve 1431 karar nolu mütalaasında; davacı hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler Genel Kurulca tekrar değerlendirildiğinde; hastanın yaşı ve travmanın ciddiyeti göz önünde bulundurulduğunda radyolojik olarak temporal kemik fraktürü görülmese de şiddetli göğüs travmasına bağlı olarak labirentleri etkileyen işitme kaybının oluştuğu, bu cihetle işitme kaybı ile olay arasında illiyet bağı kurulduğu, E cetveline göre %11.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiğinin son ve kesin olarak saptandığı anlaşılmıştır.
    Açıklanan nedenlerle, zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin maluliyet oranının kesin olarak tespit edildiği tarih sayılmasına, davacının ıslah ile artırdığı maddi tazminatın zamanaşımına uğramadığı, davalı vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının kabulü gerektiği kanaatine varılarak, ilk derece mahkemesi karar gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesine karar verilerek yazılı hüküm tesis edilmiştir....”
    E) Davalı Temyiz Nedenleri;
    davaya konu kazanın davacının ihmalinden kaynaklandığı, kusur raporunun hatalı olduğu, kendilerine % 60 oranında kusur atfedilmesinin hatalı olduğu,ıslah ile arttırılan miktarın zamanaşımına uğradığı, olay tarihi nedeni ile talebin zamanaşımına uğradığı, ıslahın 30.05.2017 tarihinde yapıldığı,bilirkişi raporu ve Adli Tıp Genel Kurulunca tespit edilen maluliyet oranının fahiş ve hatalı olduğu,aza ile işitme kaybı arasında illiyet bağının olmadığının tespiti yapılmasına rağmen 2016 tarihli Genel Kurul kararı ile illiyet bağı olduğunun belirtildiği, ancak somut gerekçe yazılmadığı,
    itirazların doğrudan Adli Tıp Genel Kurulu’ndan rapor alınması ile giderilmeye çalışılması usulünün hatalı olduğu, Yüksek Sağlık Kurulu’ndan rapor alınması gerektiği,
    hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
    1- Manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/2. maddesinde; ""Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir."" denilmektedir.Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırı, karar tarihi 20.07.2016-01.12.2016 tarihleri arasındaki ilamlar için 25000 TL, 02.12.2016-31.12.2016 tarihleri arasında 40000 TL, 01.01.2017-31.12.2017 tarihleri arasında 41530 TL ve 01.01.2018 tarihinden sonra verilen kararlar için 47530 TL" dir.
    Dava ve ıslah dilekçesi değerlendirildiğinde; Mahkemece 45084,38 TL maddi tazminat ile 17000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 03/04/2006 tarihinden itibaren başlayacak olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine hükmedildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesince verilen 05/10/2017 tarihli karar ile ... 9. İş Mahkemesi 06/07/2017 tarih ve 2006/26 E. – 2017/422 K. sayılı ilam gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, davalının sair istinaf itirazlarının ise reddine karar verildiği, bu kararın davalı vekilince temyize getirildiği dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının karar tarihi itibariyle 41530 TL’lik temyiz sınırının altında kaldığı açıktır.
    O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmayıp, davalı vekilinin temyiz itirazlarının 6100 sayılı HMK"nın 362/1-a ve 2, 366 ve 352. maddeleri uyarınca REDDİNE,
    2- Maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    a- Dosyadaki temyiz kapsam ve sebeplerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    b- Dava, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece 45084,38 TL maddi tazminat ile 17000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 03/04/2006 tarihinden itibaren başlayacak olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine hükmedildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesince verilen 05/10/2017 tarihli karar ile ... 9. İş Mahkemesi 06/07/2017 tarih ve 2006/26 E. – 2017/422 K. sayılı ilam gerekçesinin düzeltilmesine, davalı tarafın sair istinaf itirazlarının ise reddine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının 03/04/2006 tarihinde iş kazası geçirdiği, 12.09.2006 tarihli dava dilekçesinde toplam 1000 TL maddi tazminat ile 30000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, 30.05.2017 tarihli ıslah dilekçesinin davalı şirket vekiline 06.06.2017 tarihli celsede tebliği üzerine süresi içinde, 14.06.2017 tarihinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, mahkemece dava konusu olayın aynı zamanda suç oluşturduğu dikkate alındığında, ıslah tarihi itibariyle ceza zamanaşımı süresi dolmadığı kanaati ile davalı şirketin zamanaşımı definin reddine karar verildiği; ... Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesince ise zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin maluliyet oranının kesin olarak tespit edildiği tarih sayılması, davacının ıslah ile arttırdığı maddi tazminatın zamanaşımına uğramadığı, ilk derece mahkemesi karar gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerektiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
    Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
    Dava konusu olayda, davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, giderek olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ortadadır. Hal böyle olunca, ıslaha karşı davalı şirket vekili tarafından süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı definin kabul edilerek, ıslah dilekçesi ile istenilen maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslaha itibar edilmek suretiyle karar verilmesi hatalı olmuştur.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 07.03.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.







    G.K















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi