Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5498
Karar No: 2014/17431
Karar Tarihi: 29.12.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/5498 Esas 2014/17431 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/5498 E.  ,  2014/17431 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 03/09/2013
    NUMARASI : 2012/179-2013/368

    Taraflar arasında görülen menfi tespit(birleşen davada istirdat) davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, Mareşal Fevzi Çakmak Cad. ... Sok. No:.. K:..-.. Ş.../Bahçelievler adresinde bulunan Aras Hukuk Bürosunda avukat olarak çalıştığı, taraflar arasında yapılan sözleşme uyarınca, davacının, binanın santralinde bulunan 8 adet analog telefon hattından 3 adedini Türknet hattı olarak kullandığı, santralde bulunan diğer 5 telefon hattının Türk Telekom Hattı olduğu, bu numaralardan yapılan aramaların hizmet ve faturalandırılmasının Türk Telekom tarafından yapıldığı, analog telefon hattının, internet bağlantısı olmayan, sadece sesin digital ortama aktarılarak iletilmesini sağlayan bir hat olduğu, internet bağlantısı olmadığı için virüs bulaşmasına, internet korsanları tarafından kötü amaçlarla kullanılmasına teknik olarak imkan vermediği, davalı tarafından Şubat ayına ilişkin olarak, tahakkuk ettirilerek gönderilen ..... nolu ve 6.902,91 TL bedelli fatura ile ... nolu 3.369,43 TL bedelli faturaların, hukuk bürosunun faaliyette bulunmadığı haftasonlarında 18:00-08:30 saatleri arasında yapılan yurtdışı (Afrika) konuşmaları ile ilgili olduğu, davacı avukatın bu saatlerde Afrika ile telefon konuşması yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının hiç bir şekilde bu telefon konuşmalarını yapmadığı, söz konusu faturalara, ihtarname ile itiraz edilmesine rağmen, olumlu sonuç alınamadığı, ..... nolu 3.369,43 TL bedelli faturanın ihtirazi kayıtlı olarak ödendiği, diğer fatura bedelinin henüz ödenmediği belirtilerek, 2789372 nolu faturaya konu alacağın icra takibine konu edilmesinin tedbiren durdurulmasına, bu faturanın yurtdışı görüşmelerine ait 6.581,85 TL" lik kısmından davacının sorumlu olmadığının tespitine, alacağın %40"ı oranında hesaplanacak tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davaya ait dava dilekçesinde ise; ödemesi yapılan ... nolu 3.369,43 TL bedelli faturaya ilişkin olarak 3.273,61 TL alacağın ödeme tarihi olan 21/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin ülke çapında elektronik haberleşme hizmeti vermek üzere T.C. .... Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bir işletmeci olduğunu, yüz bini aşkın abonesi bulunduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmeye konu telefon görüşmelerini oluşturan elektrik sinyallerinin iş yerinden santral binasına kadar dava dışı Türk Telekomünikasyon A.Ş."nin alt yapısı üzerinden taşınarak, santral binasında bulunan müvekkili şirkete ait cihazlara iletildiğini, bu sinyallerin daha sonra davacının iletişim kurmak istediği kişinin bulunduğu yere ulaştırıldığını, davacı iddialarının aksine, uyuşmazlık konusu aramaların yapılabilmesi için hattın analog ya da digital olmasının önemli olmadığını, internet erişimi bulunan herhangi bir yerde, santrale bulaşacak virüs vb. zararlı yazılımların uyuşmazlık konusu aramaları yapmasının mümkün olduğunu, dava dışı Türk Telekomünikasyon A.Ş. santrallerinden geçerek, müvekkili şirketin cihazlarına ulaşmış ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak gitmesi gereken numaralara teslim edilmiş çağrılardan dolayı müvekkilinin herhangi bir gerekçe ile sorumlu tutulamayacağını, istem dışı çağrıların oluşmasını engelleyecek tedbirlerin, çağrının oluştuğu santrali satın alan kişi tarafından alınması gerektiğini savunmuş, davanın reddine, müvekkili lehine en az %40 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiştir. Temyiz talebinin reddine dair karar, süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Tebligat Kanununun "Bilinen adreste tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinde; "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir." Aynı Kanunun 20. maddesinde; "13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır." 21. maddede, "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.", Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesinde ise, "Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır." hükümleri yer almaktadır.
    Dosya kapsamına göre; davalı vekili avukat A.. S.. G.. ile yetkili avukat B.. Ş..k’e yapılan tebligatların, gerekçeli kararın tebliğine kadar belirli adreslere yapılmasına karşın, gerekçeli kararın avukat B.. Ş..’e önceki adreslerden farklı bir adrese çıkarıldığı, yapılan diğer tebligatların başka adrese yapılmış olduğu, kaldı ki gerekçeli kararın tebliğine dair evrakın okunaksız olması nedeniyle usulûne uygun yapılıp yapılmadığının da denetlenemediği, davalı vekilinin, tebligatın usulsüz olduğunu, 14.01.2014 tarihinde icra emriyle birlikte kararı tebellüğ ettiğini ifade ettiği anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, tebligatın usulsüz olması nedeniyle, davacının tebligatı öğrenme tarihi dikkate alınarak ek kararın kaldırılmasına ve yasal süresi içinde verilen temyiz isteminin (esastan) incelemesine geçilmiştir.
    Mahkemece esas alınan raporda; davacının yararlandığı hizmetin ve bedelinin mutat kullanım düzeyinin çok üstünde olmasına rağmen davalının hizmeti kesmediği ve durdurmadığı, kullanımının olağan kullanım fiyatının çok üzerinde faturalandırıldığı hususunda davacıya bildirimde bulunulmadığı, davalı şirketin, kendi şebekesi üzerinden üçüncü taraflarca sunulan elektronik haberleşme hizmetleri ücreti yönünden gerekli tedbirleri almadığı, davacı şikayetlerinin değerlendirilmediği ve çözümlenmediği, sözleşmenin imza aşamasında hattın, yurtdışı görüşmelerinin kapsamında olmadığını ve ayrıca ücretlendirileceği yönünde davacı onayının alındığına ilişkin herhangi bir anlaşma yapılmadığı, bu nedenlerle davacının taleplerinde haklı olduğu, .... nolu 6.902,91 TL bedelli faturanın uluslararası konuşmalara isabet eden 6.581,85 TL"sinden davacının sorumlu olmadığı, .... nolu 3.369,43 TL bedelli fatura nedeniyle davacının 3.273,61 TL alacaklı olduğu, bu miktarın davacıya iadesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, hükme esas alınan rapor, serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanmış olup, bilirkişinin uyuşmazlık konusu itibarıyla uzman değildir.
    O halde, mahkemece; dava konusu uyuşmazlık hakkında davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı gerekçeli itirazlarını da karşılayacak şekilde, bilişim ve telekomünikasyon konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak, sonucu dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan rapor esas alınarak eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi