20. Hukuk Dairesi 2015/4199 E. , 2016/9739 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 27/05/2014 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkillerinin maliki olduğu 933 sayılı parselin orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının 2004 yılında kesinleşen mahkeme kararıyla kısmen iptal edilmesi nedeniyle müvekkillerinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1000,00.-TL maddi tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 08/12/2014 tarihli harçsız ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 11.499,20.-TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 11.499,20.-TL maddi tazminatın, tapu iptal kararının kesinleştiği 30/11/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Tazminat isteğine dayanak 933 parsel sayılı taşınmaz tarla niteliğiyle ve 24.340,00 m² yüzölçümüyle davaclar adına tapuda kayıtlı iken, Orman Yönetimi tarafından açılan orman tahdidine itiraz davası sonunda ... Kadastro Mahkemesinin 07/11/2003 gün ve 2002/311 E. - 2003/214 K. sayılı kararı ile 933 sayılı parselin bilirkişi raporuna ekli krokide (A1) ile gösterilen 574,961 m² yüzölçümündeki bölümünün orman tahdidi içine alınmasına ve bu bölümün 6831 sayılı Kanunun 11/4 maddesi gereğince tahdit içinde kalıp tahdidi kesinleşen ormanlar gibi orman olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 30/11/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Ancak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup ıslah edilen husus değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz" hükmü yer almaktadır. Bu kanunî düzenleme gereğince ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E. - 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde 1000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 08/12/2014 tarihli dilekçe ile 11.499,20.-TL’ye arttırmış ise de ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece bu kanunî düzenleme gereğince, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Hazinenin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 31/10/2016 günü oy birliği ile karar verildi.