(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2009/7868 E. , 2010/5194 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, borçlu olmadığının tespiti ile aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, Kurum tarafından yersiz ödendiği gerekçesi ile borç olarak tahakkuk ettirilen 29.003,86 TL"nı borçlu olmadığının tespiti ile zamanaşımı ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece , davanın reddine karar verilmiştir
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya 01.02.1989 tarihinden itibaren sigortalı annesinden hak sahibi olarak Sosyal Sigortalar kurumunca yetim aylığı bağlandığı, davacının 01.01.1969-01.03.1983 tarihleri arasındaki çalışmaları nedeni ile Emekli Sandığı tarafından 01.03.1983 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, 27.05.2006 tarihli yazı ile Kurum tarafından almakta olduğu yetim aylığının başlangıç tarihinden itibaren iptal edilerek 15.05.1989-21.03.2005 tarihleri arasında yersiz ödenen aylıklar nedeni ile 14.450,72 YTL borç bildirdiği görülmektedir.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun ölüm sigortası hükümlerinin düzenlendiği “Eş ve çocuklara aylık bağlanması” başlığını taşıyan 68’inci maddesi olup, hak sahibi kız çocukları yönünden maddenin (I) numaralı bendinde aylık bağlama koşulları, (VI) numaralı bendinde aylık kesme nedenleri açıklanmıştır. Buna göre, ölüm aylığı tahsisi için kız çocuklarının Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmamaları, buralardan gelir veya aylık almamaları zorunlu olduğu gibi, gerekli koşulları taşıyanlara bağlanan aylıkların kendilerinin Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başlamaları durumunda kesilmesi gerektiği de açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, maddede yazılı “Sosyal Sigorta” sözcüğünün Bağ - Kur Genel Müdürlüğü’nü de içine alacak şekilde anlaşılması zorunludur. Anlaşılacağı üzere, (I) numaralı bentte aylık bağlamaya ilişkin olarak “Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmama, buralardan gelir veya aylık almama” koşullarına yer verilmiştir. 1989 yılındaki tahsis tarihi itibarıyla davacı yönünden aylık bağlama koşulları bulunmadığından kendisine aylık bağlanması hatalı olup davalı Kurumun aylıkların iptal edilerek borç kaydedilmesine ilişkin işlemi yerindedir.
Yapılan yersiz ödemelerin ilgililerden geri alınması ile ilgili 506 sayılı Kanunun “Sigorta yardımlarının haczedilemeyeceği, yanlış ve yersiz ödemelerin tahsili” başlığını taşıyan 121’inci maddesine 06.08.2003 günü yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 47’nci maddesi ile eklenen ikinci fıkrada; yanlış ve yersiz ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımlarının 84’üncü maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydıyla, ilgililerin sonraki her çeşit istihkaklarından kesilmek suretiyle geri alınacağı, Kurumun genel hükümlere göre takip hakkının saklı bulunduğu açıklanmış olmasına karşın, yersiz ödeme durumunda geri verme yükümünün kapsamı belirlenmediği gibi, söz konusu Kanun içeriğinde bu konuda herhangi bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Yersiz ödemelerin geri alınması” başlıklı 96’ncı maddesinin birinci fıkrasında ise, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” hükmü öngörülmüştür. Anılan Kanunun geçici maddelerinde, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğine işaret eden herhangi bir kural da bulunmadığından, sonuç olarak söz konusu 96’ncı madde düzenlemesinin, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacaklarına ilişkin süregelen uyuşmazlıklara uygulanması zorunlu olduğu gibi, bu konuda 818 sayılı Borçlar Kanununun, geri verilmesi gereken tutarın belirlenmesinde genel hüküm niteliğinde bulunan 63’üncü maddesinin de göz önünde tutulması gerekmektedir. Bilindiği üzere, iyi niyetli zenginleşen, sebepsiz zenginleşme konusunun kendisinden istendiği tarihten önce elinden çıktığını iddia ve ispat ettiği miktar oranında ret ve geri vermeyle yükümlü olmayacaktır. Buna karşın; zenginleşen, zenginleşme anında veya sonrasında mal varlığındaki artışın geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığını biliyor veya bilmesi gerekiyor ise, kötü niyetli sayılacağında kuşku bulunmamaktadır. Ayrıca belirtilmelidir ki; 5510 sayılı Kanunun 96’ncı maddesi, sebepsiz zenginleşmede geri verme konusuna ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olup, zamanaşımı hükmü olarak tanım ve yorumlanması olanaksızdır. Maddede genel hükümlere yollamada bulunulması ve Kanunun 97’nci ve diğer maddelerinde fazla veya yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağı yönünden düzenlemeye yer verilmemiş olması, fazla ve yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağına ilişkin zamanaşımı konusunun genel hükümlerden hareketle çözümünü zorunlu kılmaktadır.
Somut olayda; 15.05.1989-21.03.2005 tarihleri arasındaki süre yönünden yersiz ödeme olgusunun gerçekleştiği ve aylık tutarlarının yasal faiziyle birlikte Kurumca geri alınabileceği açıktır. Faiz sorumluluğunun kapsamına ilişkin olarak; ödemelerin davalının kasıtlı veya kusurlu davranışlarından mı doğduğu, yoksa Kurumun hatalı işlemlerinden mi kaynaklandığı belirlenerek 96’ncı madde hükmüne göre uygulama yapılmalıdır
Mahkemece yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.