3. Hukuk Dairesi 2020/6464 E. , 2021/8056 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince davalı şirketten bir takım hizmetler aldığını, ödemelerin kredi kartından çekildiğini, ilerleyen dönemlerde fahiş tutarlarda birden çok taksit halinde mükerrer hizmet bedelleri tahsil edildiğini, davalıya ihtarname göndererek fazla alınan hizmet bedellerinin iadesini talep ettiklerini, ancak taleplerinin reddedildiğini iddia ederek; alınan hizmet bedellerinin mahsubu neticesinde kredi kartından fazla çekildiği anlaşılan yerine getirilmemiş hizmet bedellerinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanması nedeniyle talebin zamanaşımına uğramış olduğunu, davacıya sunulan hizmetlerin üyelik paketi içerisinde tanımlandığını, davacının satın almış olduğu paketin şehir içi veya şehirler arası araç transfer hizmetini kapsadığını, paket alımı söz konusu olduğundan paket kapsamının tamamının kullanılıp kullanılmadığının ücretin tahsili açısından bir öneminin bulunmadığını, paket kapsamı dışında hizmet talep edilmesi halinde ise bu hizmetin ayrıca ücretlendirildiğini, paket kaydı sırasında ve paket dışı ek ücret alımı sırasında müşterinin bilgilendirilerek işlem için onayının mutlaka alındığını, davacıdan ek hizmetlere ilişkin alınan sesli onayların bir CD içerisinde delil olarak sunulduğunu, bu ses kayıtlarında davacının alınan hizmetlerin kızları tarafından kullanıldığını ikrar ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, davacı tarafından her hangi bir çekince ileri sürülmeden 88.972,02 TL ödeme yapıldığı, hangi hizmetlerin alınmadığının mevcut dosya kapsamına göre ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alınmayan hizmet bedellerinin iadesi talebine ilişkindir.
HMK"nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hâkimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her hâlde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nin 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemenin, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; davacı ile davalı şirket arasındaki hizmet sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, bir kısım sipariş-sözleşme ön bilgilendirme formlarında imzası yer alan..."a ilişkin onayları kabul etmediğini, bununla birlikte kredi kartından mükerrer ödemeler alındığını ileri sürmüştür. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının iddialarının incelenmediği, denetime imkân verir nitelikte gerekçe sunulmadığı ve raporun bu hâli ile karara esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. Buna göre, bu rapora itibar edilerek hüküm kurulamaz.
Bu durumda ilk derece mahkemesince; taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, dosyaya sunulan sipariş-sözleşme ön bilgilendirme formları ile davalı tarafından delil olarak sunulan CD içerisinde yer alan görüşmeler de değerlendirilmek suretiyle tarafların ileri sürdükleri tüm hususlara cevap verebilecek ve itirazlarını karşılayabilecek nitelikte inceleme yapmak üzere konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararınında kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.