20. Hukuk Dairesi 2016/7224 E. , 2016/9857 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada ... 6. Sulh Hukuk, ... 8. Asliye Hukuk ve ... 1. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, konut sigortası poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
... 6. Sulh Hukuk Mahkemesince 6100 sayılı HMK hükümlerince Sulh Hukuk Mahkemesinin görevinde bulunan davalar sayılmış olup, davanın mahiyetinin kanunda sayılan davalardan olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
... 8. Asliye Hukuk Mahkemesince 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1453 ve devamı maddelerinde “mal sigortaları” düzenlenmiş olup, davacı ... şirketi TTK"nun 1472. maddesine dayalı olarak icra takibine geçmiştir. Buna göre dava, anılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmış bir dava olduğundan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinin (a) bendindeki belirlemeye göre ticari dava mahiyetinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ise uyuşmazlığın haksız fiîlden kaynaklandığı, dava dışı sigortalının tacir olmadığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
TTK"nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK"nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz"î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 Esas-1954/11 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 Esas- 1972/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya
geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 Esas-9 Kararına göre de "Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir."
Somut olayda; uyuşmazlık 6102 sayılı TTK"nın 1472. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet veren davalı komşu taşınmaz malikinden rücuan tahsili isteminden ibarettir. Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısına halefen açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınır. Sigorta şirketi halefi olduğu sigortalının işyerine, davalı maliki binadan, kendi dairesine gelen su sızıntısı nedeniyle oluşan zararın tazminini talep talep etmekte olup, bu şekilde uyuşmazlığın haksız fiîlden kaynaklandığı, davalının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK"nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 31/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.