3. Hukuk Dairesi 2020/6217 E. , 2021/8057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : MANİSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurularının esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Manisa İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği ile davalı arasında görüntüleme hizmet alım ihalesi neticesinde 01/03/2014 başlangıç tarihli 31/12/2016 sona erme tarihli toplam 11.983.908,50 TL bedelli sözleşme imzalandığını, davalı firmanın sözleşme gereğini yerine getirmeye başladığını ve yapılan işleri faturalandırdıkça da bedelinin ödendiğini, yapılan inceleme neticesinde yüklenici firmanın "BT ve MR çekimlerinde aynı gün bu başlık altında yer alan işlemlerden birden fazla yapılması halinde işlem puanı yüksek olanın tamamı, diğerlerinin her birinin %50"si faturalandırılır" hükmüne aykırı olarak her çekim için tam faturalandırma yaptığının anlaşıldığını, davalının bu eyleminin 194.752,05 TL fazla ödemeye yol açtığını, bu tespitler sonucu yüklenici firmaya yapılan 194.752,05 TL tutarındaki fazla ödemenin 04/03/2015 tarih ve 499 sayılı yazı ile talep edildiğini, yapılan bildirime rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek 194.752,05 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; sözleşme kapsamında yapılacak olan hakediş ödemelerinin ihalede teklif edilen ve 16/02/2014 tarihinde sözleşmeye bağlanan teklif mektuplarındaki birim fiyatların dikkate alınarak yapılması gerektiğini, ihale sözleşmesinin 8. maddesinde ihale dokümanının, bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunun kabul edildiğini, sözleşme hükümleri ile ihale dokümanını oluşturan belgelerdeki hükümler arasında çelişki veya farklılık olması hâlinde, ihale dokümanında yer alan hükümlerin esas alınacağı belirtildikten sonra ihale dokümanını oluşturan belgeler arasındaki öncelik sıralamasında teknik şartnamenin son sırada sayıldığını, bu nedenle ödemelerin ihale teklif mektubunda geçen bedeller üzerinden yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 181.474,93TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünün ispatlanamaması nedeniyle alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş olmasının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre; davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) HMK’nın 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, mahkemenin bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Somut olayda; davacı kurumun davalıya fazla ödeme yapıp yapmadığının tespiti amacıyla dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu 25/07/2016 tarihli ön raporunda hak edişlere ilişkin bir takım belge ve bilgilerin dosyasına getirtilmesi gerektiğini bildirmiş, davacı tarafından ilgili bilgi ve belgeler CD ortamında dosyasına sunulmuş, bu CD üzerinde inceleme yapılarak 16/05/2017 tarihli bilirkişi raporu hazırlanmıştır. Davacı, bu bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; incelenmek üzere sunulan CD"de bir takım eksiklikler olduğunun fark edildiğini ve yeniden sunulan CD üzerinde bilirkişi incelemesi talepleri olduğunu belirtmiş, mahkemece, bu talep yerinde görülerek dosya ek rapor hazırlanmak üzere yeniden bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler sunmuş oldukları 23/10/2017 tarihli ek raporlarında; "... Bu kapsamda heyetimize gönderilen tomografi (BT) ve MR çekimleri ile ilgili gönderilen CD ortamında listeler incelenerek hesaplamalar da bu listelere göre yapılmış ve 16/05/2017 havale tarihli ek raporumuz gönderilmiştir." ifadesini kullanmışlardır. Bu ifadeden, davacı tarafından doğru kayıtları içerdiği belirtilen ve 23/06/2017 tarihinde dosyasına sunulan CD üzerinde her hangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, ilk derece mahkemesince, davacı tarafından 23/06/2017 tarihinde sunulan CD kayıtları da incelenmek suretiyle yeniden ek bilirkişi raporu hazırlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3) Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.
Dosyada yer alan ve davalı tarafından davacıya gönderilen 05/03/2015 tarihli yazı içeriğinden, davalının 194.752,05 TL alacağın 30 günlük süre içerisinde ödenmesi gerektiğine ilişkin ihtardan haberdar olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre, ilk derece mahkemesince, davalının ihtardan 05/03/2015 tarihi itibarıyla haberdar olduğu kabul edilerek verilen 30 günlük süre de dikkate alınmak suretiyle belirlenecek temerrüt tarihinden itibaren alacağa yasal faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.İlk derece mahkemesi kararının yukarıda ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 9.297,40 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.