20. Hukuk Dairesi 2018/4628 E. , 2019/1837 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... ili ... ilçesi ... köyü, 110 ada 1 parsel sayılı 4.249.982,03 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Taşınmazın 110 ada 1 parsel olan ada ve parsel sayısı kadastro birimince düzenlenen ada değişim çizelgesine istinaden 180 ada 1 parsel sayısına dönüştürülmüştür.
Davacı ... asliye hukuk mahkemesine sunduğu 13/05/2011 havale tarihli dilekçesinde, yaklaşık 16 dönümlük taşınmazının ormanda kaldığı iddiasıyla kadastro tesbitinin iptali ile adına tapuya kayıt ve tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli ... Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi vekili tarafından vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir. Dairemizin 10/11/2014 tarih ve 2014/5740 – 9319 E.K. sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, dosya kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu 180 ada 1 nolu orman parseli içerisinde yer alan fen bilirkişilerinin birlikte hazırladığı krokide (A) harfiyle gösterilen 12619.32 m2"lik alana ilişkin kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın aynı ada son parsel numarası verilerek karışık meyvelik ve tarla vasfıyla davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp 12/08/2008 - 10/09/2008 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece davacının dayandığı arazi beyannamesinin 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı belgelerden olduğu ve taşınmaz üzerinde 1980 yılından beri 20 yılı aşkın süredir nizasız fasılasız 20 yılı aşkın süredir zilyet bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun olmadığı gibi usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; davacı zilyetlik nedenine dayanmakta olup, 12/08/2015 tarihli fen bilirkişilerin müşterek raporlarına göre dört yönden orman parseli ile çevrilidir, ayrıca mahallinde yapılan keşif sonucu orman bilirkişi tarafından 1969 tarihli hava fotoğrafının yöntemine uygun şekilde uygulanması sonucundan çekişmeli (A) harfi ile gösterilen taşınmazın orman sayılan alanlardan kaldığı belirlenmiş, bu belirleme ile bozma öncesi üç kişiden oluşan uzman orman bilirkişi kurulu tarafından 1969 tarihli hava fotoğrafına dayalı yöntemince yapılan inceleme ve araştırma sonucu taşınmazın 1969 tarihinde orman sayılan yerlerden olduğu tespitiyle uyumlu olup çekişmeli taşınmazın öncesinin orman niteliğinde olduğu usulünce belirlenmiştir.
Bilindiği üzere; 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklıklık niteliğindeki taşınmazların; gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no"lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "... 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu (A) harfi ile gösterilen taşınmazın memleket haritasında eylemli olarak açık alanda olması bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 ve gün 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün 1997/20-808/1039, 08.02.1999 gün 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün 1999/8-689-822, 03.04.2002 gün 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/03/2019 günü oy birliği ile karar verildi.