3. Hukuk Dairesi 2016/313 E. , 2017/6453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; tarafların 27.09.2009 tarihinde evlendiklerini, davalının akrabası olan bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenen davacıyı döverek evden kovduğunu, taraflar arasında boşanma davası açıldığını, müvekkiline ait ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığını belirterek, düğünde takılan 6 adet her biri 20 gr. 22 ayar çiçekli bilezik, 1 adet 22 ayar kolye, küpe ve bileklikten oluşan takı seti, bu set değiştirilerek biri 22 gr, 22 ayar, diğeri 20 gr, 22 ayar iki adet burma bilezik, 1 adet 22 ayar 12 gr künye, 1 adet 22 ayar 10 gr. Künye, 22 ayar 10 gr ağırlığında bileklik üzerinde 6 yarım altın eklenerek yapılmış bileklik, 22 ayar 10 gr ağırlığında çerçeveli içinde ata lira bulunan kolye, 2 adet teklik tabir edilen altın, 10 adet yarım altın, 120 adet küçük altın toplam değeri 41.826,80 TL"lik takıların aynen, bu mümkün olmadığı takdirde şimdilik 20.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 13.05.2015 tarihli dilekçesi ile dava değerini 38.456,00 TL"ye ıslah etmiştir.
Davalı vekili; kısmi ya da belirsiz alacak davası açılamayacağını, dava dışı ...."a husumetin yöneltilmesi gerektiğini, takıların miktar ve niteliğinin doğru olmadığını, düğünde takılan takıların bir kısmını tarafların ortak giderleri için bozdurup kullandıklarını, yerel örf ve adete göre düğünde takılan takılardan erkeğe takılanlar erkeğin, kadına takılanlar ise kadının olduğunu, düğünde takılan ziynetlerin tamamına yakınının erkeğe ve erkek tarafınca takılan takılar olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 6 adet 22 ayar çiçekli model bilezik değeri 9.600 TL, 2 adet burma bilezik değeri 3.360 TL, 1 adet 22 ayar 12 gram künye 960 TL, 1 adet 22 ayar 10 gram künye 800 TL, 1 adet 22 ayar 6 çeyrek altınlı bileklik 1.640 TL, 1 adet çerçeveli ata lira kolye 800 TL, 1 adet 22 ayar çerçeve kolye 576 TL toplamı 17.736 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dava; ziynet eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır.
Davacı dava dilekçesinde ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin tahsilini istemiştir. Mahkemece, ziynet eşyaların bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ziynet eşyaları nitelikleri gereği piyasadan aynen temini mümkün olan yani misli eşya olduklarından aynen iadesi her zaman mümkün olabilecek türden eşyalardır. Bu nedenle mahkemece talep olmasına rağmen aynen iadeye hükmedilmeksizin sadece bedele hükmedilmesi, böylece davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılmasının (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmesi ve HMK 297 maddesine aykırı infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2) Diğer taraftan, dava dilekçesinde ziynet eşyalarının aynen iadesinin mümkün olmaması halinde bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş ise de, HMK 297/2.maddesine aykırı olarak davacının faiz talebi hakkında olumlu-olumsuz karar verilmemiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3) Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.