
Esas No: 2018/3160
Karar No: 2019/7220
Karar Tarihi: 15.04.2019
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa muhalefet - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/3160 Esas 2019/7220 Karar Sayılı İlamı
19. Ceza Dairesi 2018/3160 E. , 2019/7220 K.
"İçtihat Metni"
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na muhalefet etmekten kabahatli ... hakkında anılan Kanun"un 52/2-B. maddesi gereğince Edirne Ceza İşlemleri Büro Amirliğinin 18/04/2016 tarihli ve MA 14901420 sayılı idarî para cezası karar tutanağı ile uygulanan 412,00 Türk lirası idarî para cezasına karşı yapılan başvurunun reddine dair Edirne 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/04/2017 tarihli ve 2017/603 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 17/04/2018 gün ve 11798 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/04/2018 gün ve KYB-2018-33897 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 22/03/2011 tarihli ve 2008/8692 esas, 2011/2918 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, idarî para cezasını gerektiren eylemin 2802 sayılı Kanun’un 93. maddesi kapsamında kişisel suç olduğunun anlaşılması halinde, anılan Kanun’un “Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” kenar başlıklı 93/1. maddesinde yer alan “Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma, ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcısına ve son soruşturma o yer ağır ceza mahkemesine aittir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, muterizin Hâkim olduğunun anlaşılması sebebiyle, başvurunun kabul edilerek idarî para cezası karar tutanağının iptali ile gereğinin takdir ve ifası için evrakın ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet savcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sadece itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
01.03.1926 tarihli (Mülga) 765 sayılı Türk Ceza Kanunu 1. maddesi;
"Kanun"un sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez. Kanunda yazılı cezalardan başka bir ceza ile de kimse cezalandırılamaz.
Suçlar; cürüm veya kabahattir..."
24.02.1983 tarihli 2802 sayılı Kanun"un en son 02.01.2017 tarihinde 680 sayılı KHK ile (yetki yönünden) değişen "Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma" başlıklı 93. maddesi;
"... Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir.
Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki hakim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve ağır ceza mahkemesine aittir..."
30.03.2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun "Başvurunun incelenmesi" başlıklı 28. maddesi;
"...Başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;
a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,
b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,
c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne,
Karar verilir..."
"Genel kanun niteliği" 3. maddesi;
"...Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır..."
hükümlerini amirdir.
Dairemizin 05.06.2017 tarihli 2016/12987E- 2017/5337K, 30.11.2016 tarihli 2016/14666E.- 2016/22827K., 10.10.2016 tarihli 2016/10403E.-2016/21226K., 26.05.2016 tarihli 2016/5907 E:-2016/18563K., 12.05.2016 tarihli 2016/51E.-2016/17921K.,14.05.2015 tarihli 2015/2556 E.-2015/1529K., 09.04.2015 tarihli 2015/76E.-2015/161K. sayılı kararları ve Yargıtay 7. Ceza Dairesinin, 03.03.2014 tarihli 2014/2963E:-2014/3184K., 26.02.2014 tarihli 2013/23580E.-2014/3023K., 09.07.2013 tarihli 2013/3386E:-2013/16525K., 22.03.2011 tarihli 2008/8692E:-2011/2918K., 22.11.2006 tarihli 2006/7416E.-2006/17584K. sayılı emsal kararlarında değinildiği ve istikrar kazandığı üzere;
Hakim ve savcılar da diğer bireyler gibi suç veya kabahat işleyebilirler. Keza hakim ve savcıların, tüm bireyler gibi işleyebileceği suç veya kabahatler dolayısıyla kanun ve hukuk gereği cezalandırılmaları, hukuk devleti olmanın bir gereğidir.
Ancak, hakim ve savcıların, diğer kamu görevlileri ve bazı meslek sahipleri gibi statülerinden kaynaklı olarak, işledikleri kabahat veya suçlar yönünden tabi oldukları özel soruşturma ve kovuşturma usulleri vardır ve haklarında mevcut özel kanun hükümlerinin uygulanması da hukuk devletinin bir başka gereğidir.
Kabahatler karşısında uygulanan idari para cezalarına karşı başvurulara bakmakla görevli Sulh Ceza Hakimliklerinin uygulamakla yükümlü olduğu 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 28. maddesi, özel kanunlarda hüküm olmayan hallerde bu hakimlikleri usulen görevli ve yetkili kılmaktadır. Dolayısıyla, başvuruyu incelemeye yetkili merci tarafından yapılacak ilk iş, başvuran kişi, uygulanan idari yaptırım veya dosyanın özelliğinden kaynaklı olarak diğer yasalarda özel bir hüküm olup olmadığının tespiti ve buna göre gecikmeksizin başvurunun usulden kabul veya reddine karar vermektir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunundan önce de yürürlükte bulunan 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu"nda "görev suçu" - "kişisel suç" ayrımına gidildiği, o tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı (mülga) TCK"da "suç" kavramının ve tanımının "cürüm ve kabahatler"den oluştuğu, 2802 sayılı Kanun"da kastedilen "kişisel suç" deyiminin, hakimlerin görevleri sırasında veya görevleriyle ilgili işledikleri suçlar dışındaki tüm "cürüm ve kabahatleri" kapsadığı, 5326 sayılı Kanun ile kabahate konu fiillerin değil kabahat fiili karşılığında öngörülen yaptırımların değiştiği, keza 2802 sayılı Kanunda eskiden suç kapsamında olan ve kabahatten ayrı bir kavram olan cürümlere özgü bir soruşturma ve kovuşturma usulü getirilmediği gibi, bu hususta cürüm ve kabahat ayrımına da gidilmediği, dolayısıyla 2802 sayılı Kanun"da bu tanımla eski yasadaki tüm suçlar yönünden, cürüm ve kabahat ayrımı yapılmaksızın ve her iki eylemi de içine alacak şekilde, hakimlerin işlediği iddia edilen kahabatlerin de "kişisel suç" tanımı içinde değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle idari para cezasına karşı başvurunun usulden reddine, dosyanın incelemeyi yapmakla görevli ve yetkili merciiye gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, hakim olan kabahatli hakkında Edirne Ceza İşlemleri Büro Amirliğinin 18/04/2016 tarihli ve MA 14901420 sayılı trafik idari para cezası karar tutanağı ile uygulanan 412,00 Türk Lirası idari para cezasına yönelik başvurusunun esastan reddine dair verilen Edirne 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/04/2017 tarihli ve 2017/603 Değişik İş sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, Edirne 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/04/2017 tarihli ve 2017/603 Değişik İş sayılı kararının CMK"nun 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre; müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 15/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.