Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5373
Karar No: 2015/15225
Karar Tarihi: 29.12.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/5373 Esas 2015/15225 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/5373 E.  ,  2015/15225 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVATÜRÜ:TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.12.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    KARAR-
    Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davacı, kayden maliki olduğu dava konusu 3655 parsel sayılı taşınmazı edinimine ilişkin 25.02.2008 tarihli resmi senetteki fotoğrafının değiştirilip başka bir şahsın fotoğrafının yapıştırılması sureti ile anılan taşınmazının 31.07.2012 tarihinde dava dışı ..."e devrinin sağlandığını, adı geçenin de taşınmazı 16.08.2012 tarihinde davalı ..."e temlik ettiğini, ..."e yapılan işlem yok hükmünde olduğundan davalının ediminin de geçerli olmayacağını, ayrıca davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davalı adına olan kaydın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, taşınmaz alım-satım işi ile uğraşan tanınan biri olduğunu, dava konusu taşınmazı 2.118.000,00 TL bedel karşılığı satın aldığını, kendisinden önce yapılan devir işleminin sahte olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın, sahteciliğe konu ilk işlemden 16 gün gibi kısa bir süre içerisinde davalıya devredildiği, taşınmazın gerçek değeri ile davalının ödediğini iddia ettiği satış bedeli arasında 2 kattan fazla fark olduğu ve davalının da iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacının, dava konusu 3655 parsel sayılı taşınmazı 25.02.2008 tarihinde dava dışı ..."ten temellük ettiği, 31.07.2012 tarihli resmi senede göre anılan taşınmazın davacı tarafından bizzat dava dışı ..."e temlik edildiği, adı geçenin de taşınmazı 16.08.2012 tarihin eldeki davalıya temlik ettiği, davacının, 31.07.2012 tarihli resmi senedin sahte olduğu, devirden kendisinin haberi olmadığı, yok hükmündeki işlem nedeni ile anılan devirlerin geçerli olamayacağı ve son kayıt maliki davalının da iyiniyetli olmadığından bahisle eldeki davayı açtığı, davacı ... ve davalı ..."in müşteki, dava dışı ... ve arkadaşlarının sanık sıfatı ile yer aldıkları ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2013/103 E sayılı ceza davasının derdest olduğu anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK"nun 211. maddesi ve 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu"nun 21. maddesi uyarınca; temlik işleminde kullanılan imzanın sahte olduğu iddiası, başka bir ifadeyle yazı ve imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunun Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince saptanması gerekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece 31.07.2012 tarihli resmi senetteki imza ve yazının davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılmış değildir. Öte yandan, 31.07.2012 tarihli resmi senedin sahteliğinin saptanması halinde son kayıt maliki olan davalının ediniminde iyiniyetli olup olmadığının araştırılması gerekeceği de kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere, Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988. ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.Diğer taraftan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise, bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarihli l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtdihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. Hâl böyle olunca, davacının, resmi ve özel kurumlarda bulunan imza ve yazılarını havi belgelerin temini ile dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesi, Fizik (...) İhtisas Dairesi"nden resmi senetteki imza ve yazının davacının eli ürünü olup olmadığı hususlarında rapor alınması, ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/103 E sayılı dosyasının da gözetilerek sahteciliğin saptanması halinde son kayıt maliki olan davalı ..."in iyiniyetli olup olmadığının, bir başka ifadeyle TMK"nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmesi, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 29.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi