21. Hukuk Dairesi 2018/621 E. , 2019/1490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 25/11/2004-12/12/2012 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmaları ile aldığı gerçek ücretler üzerinden prime esas kazanç tutarlarının tespitine karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Bölge Adliye Mahkemesi kararının, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, davacının 25/11/2004-12/12/2012 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde geçen ve davalı Kurum’a bildirimi yapılmayan sigortalı hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı şirket vekili tarafından sunulan dilekçe ile davacının çalıştığı kadarıyla hizmet sürelerinin Kurum’a bildirilmiş olduğu, davacı işten ayrılırken her türlü hakları ödenerek kendisinden imzalı ibraname alındığı belirtilerek yerinde olmayan davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.Davalı Kurum vekili tarafından sunulan dilekçe ile davada hak düşürücü sürenin söz konusu olduğu, eylemli çalışmanın Yargıtay içtihatlarında öngörülen yönteme uygun biçimde araştırılıp ortaya konulması gerektiği, Kurum davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceği belirtilerek haksız davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 30/12/2004 – 01/11/2005 tarihleri ve 01/08/2008 – 07/08/2008 tarihleri ve 28/11/2009 – 28/12/2009 tarihleri arasında davalıya ait 1104471.16 sicil nolu dosyada işlem gören şirkette sürekli ve kesintisiz çalıştığının tespiti ile davacı tarafından yargılama esnasında talep edilen ve bilirkişi raporu doğrultusunda -taleple de bağlı kalınarak- yıllara göre hesaplanan Kurum’a bildirilmeyen veya eksik bildirilen SPEK tutarlarının tespitine karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davalı Kurum vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesi ile hak düşürücü sürenin dikkate alınmadığı, ücret tespitinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu 200 md. gereğince yazılı delille ispat edilmediği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Davalı şirket vekili tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesi ile hak düşürücü sürenin nazara alınmadığı, ücret tespitinin yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, ücret alacağına ilişkin davacının talebinin olmamasına rağmen yazılı şekilde hükmün kurulduğu belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince, “yerel Mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olduğu, bordro tanıklarınca bu sürelerde davacının çalıştığının bildirildiği, tespite engel durum bulunmadığı, ücret tespitininde yazılı delil niteliğindeki ücret bordoları, ödeme makbuzları değerlendirilerek alınan bilirkişi raporu ile belirlendiği, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ” gerekçesiyle;
... 1. İş Mahkemesinin 2013/487 Esas, 2016/748 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
F)Temyiz:
Davalı Kurum ve şirket vekilleri tarafından sunulan dilekçe ile istinaf başvurusunda belirtilen itirazlar yinelenmek suretiyle kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “ Ön İncelemenin Kapsamı ” başlıklı 137. maddesinde; “ Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe (Ek ibare: 07/06/2012-6325 S.K./35.md) veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez. ” düzenlemesi yer almaktadır.Yine aynı Yasa"nın “ Ön İnceleme Duruşması ” başlıklı 140. maddesinde de; “ Hakim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hakim, tarafları sulhe (Ek ibare: 07/06/2012-6325 S.K./35.md) veya arabuluculuğa teşvik eder; bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder. Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh (Ek ibare: 07/06/2012-6325 S.K./35.md) veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür... ” düzenlemeleri yer almaktadır.Görüldüğü üzere, anılan Yasa maddelerinde; ön inceleme ile taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının tam olarak belirleneceği ve tahkikatın buna göre yürütüleceği belirtilmiştir.Somut olayda; yerel Mahkemece 20/01/2014 tarihli duruşmada ön inceleme aşamasının tamamlandığı, 04/03/2014 tarihli tahkikat duruşmasında davacı tarafından ücret tespitinin de talep edildiği anlaşılmakla davacının ön inceleme aşamasından sonra ücret tespiti talebi için usulüne uygun bir ıslah talebinin de bulunmadığı göz ardı edilerek bu istem hakkında da yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Öte yandan, 506 sayılı Yasanın 60/G maddesi, “Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak, bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” hükmünü getirmiş olup bu hususun da kararda gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2 maddesi gereğince hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
H) SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ... 1. İş Mahkemesi’nin 22/12/2016 tarih ve 2013/487 Esas ve 2016/748 Karar no lu hükmünün 1. bendinde yer alan “ ile,
Kuruma bildirilmeyen dönemler için;
2008 yılı PEK tutarının 653,33 TL net ücret olduğuna,
2009 yılı PEK tutarının 1.120,00 TL net ücret olduğuna,
2005 yılı ödenmeyen net ücretin 711,98 TL olduğuna,
2006 yılı ödenmeyen net ücretin 1.976,96 TL olduğuna,
2011 yılı ödenmeyen net ücretin 129,47 TL olduğuna,
2011 yılı ödenmeyen net ücretin 1.896,33 TL olduğuna,
2012 yılı ödenmeyen net ücretin 1.030,00 TL olduğuna,
2005 yılı talep edilen net ücret miktarının 3.501,54 TL olduğuna,
2007 yılı talep edilen net ücret miktarının 819,00 TL olduğuna,
2005 yılı kuruma bildirilmeyen PEK miktarının 4.888,08 TL brüt ücret olduğuna,
2006 yılı kuruma bildirilmeyen PEK miktarının 6.495,90 TL brüt ücret olduğuna,
2007 yılı kuruma bildirilmeyen PEK miktarının 2.987,77 TL brüt ücret olduğuna,
2008 yılı kuruma bildirilmeyen PEK miktarının 2.481,91 TL brüt ücret olduğuna,
2010 yılı kuruma bildirilmeyen PEK miktarının 1.342,73 TL brüt ücret olduğuna,
2011 yılı kuruma bildirilmeyen PEK miktarının 3.325,42 TL brüt ücret olduğuna,
2012 yılı kuruma bildirilmeyen PEK miktarının 4.634,63 TL brüt ücret olduğunun tespitine,” rakam ve sözcüklerinin hükümden tümüyle silinerek yerine gelmek üzere,
“Kurum’a bildirimi yapılmayan hizmet süreleri içerisinde asgari ücretle çalıştığının tespitine, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 506 sayılı Yasa’nın 60/G maddesi uyarınca; 18 yaşını doldurduğu 26/02/2006 tarihi olarak kabul edilmesi ve bu tarihten önceki çalışma gün sayılarının prim ödeme gün sayılarının hesabında değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davalı ...ye iadesine, 28/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.