Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/9165
Karar No: 2020/2558

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9165 Esas 2020/2558 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/9165 E.  ,  2020/2558 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili 22/03/2009 havale tarihli dava dilekçesi ile, müvekkilinin İstanbul ili, Kartal ilçesi, Yukarı mahallesi 180 pafta 2663 ada 243 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazı ... mirasçıları olan davalılardan satın aldığını, satın aldıktan sonra bu taşınmazın 25/12/2007 günü davalı ... adına Kartal 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/672 E. - 1996/713 K. sayılı ilamı gereğince hükmen tescil edildiğini, söz konusu ilamda ... mirasçıları olan davalılar tarafından diğer davalı ... Belediyesi aleyhine açılan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davası sonucu taşınmazın yol olarak belediye lehine terkinine karar verildiğini, ancak bu kararın hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu, zira hükmen tescil tarihinde tapu malikinin davacı olduğunu, anılan ilamda davacının taraf olmadığını, bu yüzden ilamın infaz edilmemesi gerektiğini, taşınmazı satın almak isteyen davacının tapu kayıtlarını incelediğini, ancak tapu kütüğünde herhangi bir şerhe rastlamadığını, davacının satın alma öncesi üzerine düşen bütün yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bir engel olmadığından tapu kaydına güvenerek alım işlemini gerçekleştirdiğini, davalı ... başkanlığının mahkeme kararını süresinde infaz ettirmeyerek bu karışıklığa neden olduğunu mahkeme kararının kesinleşmesi üzerine İİK"nın 28. maddesi gereğince taşınmaz kaydına şerhin işlenmesi gerekirken bu hususun ilgili kurum tarafından yerine getirilmediğini, diğer davalılar olan ..."nun mirasçılarının ise kamulaştırmasız el atma nedeniyle belediye aleyhine açtıkları dava sonucunda davada belirlenen bedeli tahsil etmelerine rağmen davaya konu taşınmazı davacıya satmak suretiyle kötü niyetli davrandıklarını iddia ederek davaya konu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, bu talebin yerinde görülmemesi halinde fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydı ile 20.000,00.-TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 10/06/2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini toplamda 298.540,00.-TL"ye yükseltmiş ve faiziyle birlikte davalılardan tahsilini istemiş ancak ilk bilirkişi raporunda belirlenen 330.300,00.-TL üzerinden tamamlama harcını yatırmıştır.
    Mahkemece davacının tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteği yönünden davalı ... ve Hazineye karşı açılan davanın reddine, kişiler aleyhine açılan davanın ise kabulü ile 330.300,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 18/09/2014 gün 6605-21621 sayılı kararı ile özetle; “…Somut olayda, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali istemli davanın açıldığı tapu müdürlüğüne bildirilmediği gibi, terkinine dair hükmün uzun süre kesinleştirilmeyip tapuya bildirilmemesi ve özelikle bu arada tapunun satış sonucu 3. kişiye devredilmesine ve ilamda bu şahsın adı geçmemesine rağmen mahkeme kararı infaz edilerek tapunun idare adına tescil edilmesi nedeniyle tapu sicilinin hatalı şekilde tutulduğu ve bu itibarla 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğu sabittir. Bu nedenle davacının tazminat talebinin Hazine yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.” denilerek bozulmuş, Hazinenin karar düzeltme talebi de Dairemizin 21/12/2015 gün 10677-12930 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
    Mahkemece verilen ilk karar sonrası dosya temyiz aşamasında iken davacı vekili ile davalı gerçek kişiler arasında 01/04/2014 tarihinde sulh ve ibra protokolü düzenlenmiş olup, bozma kararı sonrasında mahkemece davacı ile davalı kişiler arasındaki bu protokolün, müteselsil sorumluluğu bulunan diğer davalı Hazineyi de kapsayacağı gerekçe gösterilerek konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, terditli olarak tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
    Tazminat istemine dayanak Kartal ilçesi, Yukarı mahallesi 2663 ada 243 parsel sayılı taşınmaz, 367 m2 yüzölçümü ve arsa niteliği ile davalı gerçek kişiler murisi ... adına kayıtlı iken ölümü ile 20.04.1995 tarihinde davalı gerçek kişilere intikal etmiştir. Bu kişiler tarafından ise 13.09.1995 tarihinde Kartal Belediyesi aleyhine dava konusu taşınmaza ilişkin olarak kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminat davası açılmış ve Kartal 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.1996 tarih 1995/672-1996/713 E.K. sayılı kararı ile 2.569.000.000.-TL"nin faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı ... lehine terkinine (yol olarak) karar verilmiş, verilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 23.09.1997 tarih 9649-13465 sayılı kararı ile onanmış ve karar düzeltme talebi olmadığından 14.05.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu eldeki dosyanın davacısı ... ise taşınmazın 13/16 hissesini kararın kesinleşmesinden önce 06.02.2007 tarihinde, 3/16 hissesini de kararın kesinleşmesinden sonra 31.07.2007 tarihinde davalı gerçek kişilerden satın almıştır. Akabinde kesinleşen mahkeme kararının tapuda infazı 25.12.2007 tarihinde yapılmış ve taşınmaz hükmen yola terk edilmiştir. Davacı eldeki davasını 22.04.2009 tarihinde açmıştır.
    Müteselsil sorumluluğa ilişkin hukuki sonuçlar TBK"nın 61, 62, 106, 155, 162, 163, 166 ve 168. maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun hukuki sonuçları vardır.
    TBK’nın 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan yasal düzenleme karşısında davacının TBK’nın 214 ve devamı maddeleri uyarınca zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince davalı gerçek kişilerden ve TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazineden tazminat isteme hakkı bulunmakta olup, davacının zararından Hazine ve davalı gerçek kişiler TBK’nın 61. maddesi uyarınca müteselsilen sorumludur.
    Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. (TBK 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder.(TBK 163/2).
    Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.(TBK163/1).
    Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur. (TBK 166/1). Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur.

    Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır. (TBK 166/3). Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur. (TBK 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez.
    Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, özellikle TBK"nın 166/3. maddesi ve yapılan ödeme ile sulh sözleşmesi de dikkate alınmak suretiyle, davacı tarafından verilen 01.04.2014 tarihli ibranamenin diğer davalılara etkisi ve sirayet edip etmeyeceğinin değerlendirilmesi; değerlendirme yapılırken, davacı ve davalı gerçek kişiler arasında yapılan ibranamedeki hükümler gözetildiğinde ibranamenin tarafı olan kişilerin iyiniyetli olup olmadıklarının araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/07/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi