3. Hukuk Dairesi 2015/19858 E. , 2017/6593 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yersiz ödemeden doğan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde ,müvekkili idarenin 2012 yılında döner sermaye ek ödemelerini incelemesi üzerine ödemelerde eksik ve usulsüzlüklerin yapıldığının tespit edildiğini, oluşan kamu zararının tazmini amacıyla davalıya rızaen ödeme yapması için borç bildirimi belgesi gönderildiğini, fakat davalının herhangi bir ödemede bulunmadığını, beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.857,78 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir .
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir .
Mahkemece; davacının , davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; yersiz ödemeden doğan kurum zararı nedeniyle açılan sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasıdır.
Davanın esasına girmeden önce; dava ehliyeti ve taraf sıfatı kavramları üzerinde durmakta fayda vardır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usul işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince, bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceğinden sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
./..
-2-
Bir başka deyişle, sıfat; dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 1995, 7.baskı, s.231).
O halde; dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir (Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder:a.g.e., s.231-232; Üstündağ, Saim:Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s.307).
Görülmektedir ki, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Uygulamada sıfat yerine genel olarak "husumet", davacı bakımından "aktif husumet ehliyeti", davalı bakımından "pasif husumet ehliyeti" tabirleri kullanılmaktadır.
Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gereken bir husustur.
Somut uyuşmazlıkda ; çözülmesi gereken sorun ; davacı Türiye Kamu Hastaneleri Kurumunun aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasındadır .
Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında belirttiği, ..."nun tüzel kişiliği dolayısı ile taraf ehliyeti ve temsilci sıfatının olmadığı hususu yerinde değildir. Çünkü, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin 29.maddesinin 1. fıkrasında "Bakanlık politika ve hedeflerine uygun olarak, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini vermek üzere hastanelerin, ağız ve diş sağlığı merkezlerinin ve benzeri sağlık kuruluşlarının açılması, işletilmesi, faaliyetlerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve denetlenmesi, bu hastanelerde her türlü koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin verilmesini sağlamakla görevli, Bakanlığı bağlı ... kurulmuştur. " hükmüne yer verilmiş ve aynı maddenin 2. fıkrasında kurumun görev ve yetkileri belirtilmiştir.
Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği"nin, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü"ne göndermiş olduğu 11045126/640/05 sayılı yazıda da belirtildiği üzere, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname hükümleri çerçevesinde, Bakanlık bağlı kuruluşları olup 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun (1) sayılı cetvelinde yer alan ... ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ile (2) sayılı cetvelinde yer alan Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, görev ve yetki sahası itibari ile dava ve taraf ehliyetine haiz bulunmaktadır.
Bu itibarla ... tüzel kişiliğe dolayısıyla aktif husumet ehliyetine sahip iken ; davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karar isabetsiz olup , bozmayı gerektirmiştir .
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.