11. Hukuk Dairesi 2012/11072 E. , 2014/373 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2012
NUMARASI : 2008/82-2012/55
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/03/2012 tarih ve 2008/82-2012/55 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 07.01.2014 günü hazır bulunan davalı vekili Av. B. Ş. Y. T. ile davacı vekili Av. İ. C. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasındaki 23/12/1997 tarihli sözleşme ile müvekkilinin Beşiktaş ve Sarıyer İlçeleri"ni kapsayacak şekilde inhisari lisans elde ettiğini, bu konuda haksız rekabet nedeniyle İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nde açılan dava sonucunda, 30.000 TL maddi tazminata hükmedildiğini, bilirkişi raporuna göre müvekkilinin alacağının bundan fazla olduğunu, öte yandan sözleşme 22/12/2002 tarihinde sona erdiği için bu döneme ilişkin olarak da davalının tazminat ödemesinin gerektiğini ileri sürerek, faizi ile birlikte toplam 1.320.467 TL haksız rekabetten kaynaklanan tazminatın, 429.577 TL tutarındaki asıl alacağa, dava tarihinden itibaren iskonto faizi uygulanması suretiyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 17/09/2008 tarihli ıslah dilekçesi ile davadaki hukuki sebebin ıslah edildiğini, İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi""nde TTK."nın haksız rekabet hükümlerine dayanılarak kısmi dava açıldığını, şimdi ise müvekkilinin uğradığı zararın geri kalan bölümü için TTK."ndaki haksız rekabet hükümlerine değil, sözleşmeye aykırılığa ilişkin BK."nın 96 vd. maddelerine dayandıklarını bildirerek, toplam 986.378,00 TL alacağın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin kararı ile sadece 30.000 TL"lık kısım için zamanaşımının kesildiğini, bunun üzerindeki kısmın bilirkişi raporunun tebliği tarihinden itibaren geçen süreye göre zamanaşımına uğradığını, ayrıca tarafların iradeleri ile 31/12/2000 tarihinde sözleşmenin fesih edildiğini, davacı tarafından fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığını, davanın zamanaşımına uğramamış olması durumunda bile davacı tarafın 2001 ve 2002 yıllarına ait talepte bulunamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı tarafından bu defa ek davada BK."nın 96 vd. maddeleri gereğince sözleşmeye aykırılık hukuki sebebine dayanabileceği ve bu durumda BK."nın 125. maddesi gereğince zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, bir an için ek davada davacının önceki davada mahkeme kararında yazılı bulunan hukuki sebep dışında başka bir sebebe dayanamayacağı kabul edilse bile, TTK."nın 62. maddesinde öngörülen 1 ve 3 yıllık zamanaşımı sürelerinin BK."nın 60. maddesi uyarınca zararın, zarar verenin ve zararın tüm unsurlarının öğrenilmesinden itibaren başlayacağı, bu durumda ilk davada davacının zarar vereni öğrenmesine rağmen zararın tüm unsurlarını ve miktarını, ancak verilen ilk kararın kesinleşmesi ile öğrenebileceği, dolayısıyla zarar miktarının ilk davada bilirkişi raporunun davacıya tebliği ile başladığının kabulünün mümkün olmadığı, taraflar arasındaki fiili uygulamada lisans oranının %5 olduğu dikkate alınarak, bu oran üzerinden yapılan hesaplamalara göre davacının, ilk mahkeme kararında hükmolunan 30.000 TL"lik maddi zararı mahsup edildikten sonra, bakiye asıl alacağının toplam 253.269,95 TL, bunun dava tarihine kadar faizinin ise 576.925,67 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 253.269,95 TL asıl alacak, 576.925,67 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere toplam 830.195,62 TL alacağın, asıl alacağa dava tarihinden itibaren değişen oranda reeskont faizi uygulanması suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, taraflar arasındaki 23.12.1997 tarihli lisans sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK."nın 33. (1086 sayılı HUMK."nın 76.) maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime aittir. Somut uyuşmazlıkta da davacı taraf hem ilk davada hem de açılan işbu davada haksız fesih nedeniyle müspet zarar kapsamında bulunan kar mahrumiyeti talebinde bulunduğuna göre, esasen taraflar arasındaki uyuşmazlığa 818 sayılı BK."nın 125. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gereklidir.
Ayrıca bir tacir olan ve lisans sözleşmeleri ile kendi işini yapan davacı, işbu davadaki lisans sözleşmesinin de davalı tarafından dava konusu olaydaki gibi ihlali nedeniyle uğrayacağı zararın miktarını, kısmi davasını açtığı tarihte bilebilecek durumdadır. Dolayısıyla davacının zararını öğrenmesini, diğer bir deyişle zamanaşımı süresinin başlamasını, ilk davada verilen kararın kesinleşmesine bağlayan mahkemenin kısmi ret gerekçesi doğru değilse de, anılan ret kararının sonucu itibariyle doğru olmasına ve diğer hususlarda da dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak mahkemece davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için görüşüne başvurulan bilirkişi raporlarında belirtilen hesaplama şekli, Dairemizce benzer olaylarda zarar tespiti için benimsenen yönteme uygun değildir.
Zira yanlar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça 03.01.2001 tarihinde haksız olarak feshedildiği isabetli bir şekilde tespit edildiğine ve işbu davada da davacı tarafça fesih tarihinden sonraki dönem için kar mahrumiyeti talebinde bulunulduğuna göre mahkemece, 818 sayılı BK."nın 325. maddesi hükümleri nazara alınarak, davacının aynı mahiyetteki yeni bir işi bulup bulamayacağı, bulabilirse ne kadar süre içinde bulabileceği, aralarında sektörden bir bilirkişinin de bulunduğu heyet aracılığıyla tespit edilerek, fesihten sonraki dönem için bu süreyle sınırlı olarak tazminata hükmedilmesi, ayrıca davacının iş yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyin de bu tazminattan mahsup edilmesi gerekir.
Bu durum karşısında mahkemece, davacının talep edebileceği tazminat miktarının yukarıda açıklanan şekilde tespiti gerekirken, hem taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmenin ihlali olarak kabul edilmesi hem de bu kabulle çelişir şekilde, haksız fiil halinde geçerli olduğu gibi her yıl için ayrı zarar hesabı yapılması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Diğer taraftan yukarıda açıklandığı üzere dava, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan kar mahrumiyetinin tahsili istemine ilişkin bulunduğuna göre, davacının işlemiş temerrüt faizi isteyebilmesi için davalıyı davadan önce, 818 saylı BK."nın 101/1. maddesi uyarınca keşide edeceği bir ihtarla temerrüte düşürmesi gereklidir.
Bu itibarla mahkemece, davalının eyleminin sözleşmeye aykırılık oluşturduğunun kabul edilmesinden sonra, davacı alacağına yine haksız fiil hükümlerinde olduğu gibi herhangi bir ihtar şartı aranmaksızın, dava tarihine kadar temerrüt faizi yürütülmesi de doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.