22. Hukuk Dairesi 2014/32945 E. , 2016/3003 K.
"İçtihat Metni"
Y A R G I T A Y İ L A M I
DAVA : Davacı, kıdemli işçiliği teşvik primi, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine ve borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, asıl ve birleşen dava dilekçelerinde çalışması boyunca bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdemli işçiliği teşvik primi, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, zamanaşımı def"inde bulunarak, davacının davasının reddini; somut dava ile birleşen dava dilekçesinde ise davacı tarafından başlatılan takip yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının asıl davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine; davalının açtığı davanın kabulü ile işçiye borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ( birleşen dosya davalısı) temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatili ve genel tatil alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Hafta tatili ve genel tatil alacakları bakımından da aynı ilkeler geçerlidir.
Somut olayda, işçi imzasını içermeyen puantaj kayıtlarına itibar edilerek dava konusu fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının kısmen reddedildiği anlaşılmaktadır. Ancak Dairemizin 2015/21590 esas, 2015/28556 karar sayılı dosyasında işçi imzasını içermeyen puantaj kayıtlarının yeniden değerlendirilmesinde; işçi imzasını içermeyen ve tek taraflı şekilde işverence düzenlenmiş olan puantaj kayıtlarına itibar edilmemesi gerektiği görüşü benimsenmiştir. İmzasız puantaja göre dava konusu alacakların reddi isabetsiz ise de; davacı tanıklarının da davalı aleyhine dava açtıkları ve somut davada çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri de tartışmasız olduğundan başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilmesi de mümkün değildir. Ancak somut dosya bakımından, davacı ile aynı birimde çalıştığı anlaşılan tanık Mehmet Zeyrek"in açtığı davada dava konusu alacakların kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda tanık, beyanlarını Yargıtay incelemesinden de geçen mahkeme kararı ile kısmen doğrulamış olup; dava konusu alacaklar bakımından tanık Mehmet Zeyrek"in dava dosyası (Kırıkkale 1. İş Mahkemesi"nin 2011/1888 esas, 2012/966 karar sayılı dosyası) celp edilerek o dosyadaki çalışma şekline yönelik hesaplama ve kabule itibarla sonuca gidilmelidir. Bu yönler gözetilmeden birleşen davanın reddine ve birleşen ikinci davada davalının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.