22. Hukuk Dairesi 2016/1128 E. , 2016/3039 K.
"İçtihat Metni"Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın görevsizlik yönünden reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin davalıya ait minibüste şoför olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin müvekkilince haklı sebeple feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediği ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilin esnaf olduğunu, geçimini münhasıran minibüste çalışarak sağladığını, taraflar arasındaki iş ilişkisinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında bulunmadığını, kaldı ki dava konusu alacaklara da hak kazanılmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda, toplanan delillere dayanılarak, 4857 sayılı Kanun"un 4. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca, 4857 sayılı Kanun"a göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş sözleşmesinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı Kanun"un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, Kanunun 4. maddesindeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
4857 sayılı Kanun"un 4. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu"nun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz.
507 sayılı Kanun"un 2. maddesinde “İster gezici olsun ister bir dükkan veya bir sokağın belli yerinde sabit bulunsunlar, ticari sermayesi ile birlikte vücut çalışmalarına dayanan ve geliri o yer ve gelenek ve teamülüne nazaran tacir niteliğini kazanmasını icap ettirmeyecek miktarda sınırlı olan ve bu bakımdan ticaret sicili ve dolayısıyla ticaret ve sanayi odasına kayıtları gerekmeyen, ayni niteliğe (sermaye unsuru olsun olmasın) sahip olmakla beraber, ayrıca çalıştığı sanat, meslek ve hizmet kolunda bilgi, görgü ve ihtisasını değerlendiren hizmet, meslek ve küçük sanat sahipleriyle bunların yanında çalışanlar ve geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin 1. maddede belirtilen amaçlarla kuracakları dernekler bu kanun hükümlerine tabidir” denilmektedir.
507 sayılı Kanun, 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu"nun 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin ikinci cümlesi ile diğer kanunların 507 sayılı Kanuna yaptıkları atıfların 5362 sayılı Kanuna yapılmış sayılacağı açıklanmıştır. Bu durumda 4857 sayılı Kanunun 4. maddesinde 507 sayılı Kanuna yapılan atıf, 5362 sayılı Kanuna yapılmış sayılmalıdır. Bahsi geçen yeni yasal düzenlemede esnaf ve sanatkar tanımı değiştirilmiştir. Yeni Kanunun 3. maddesine göre esnaf ve sanatkar, ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak belirtilmiştir.
507 sayılı Kanun"da yazılı olan “geçimini sınırlı olarak kamyonculuk, otomobilcilik ve şoförlükle temin eden kimselerin” sözcüklerine yeni Kanunda yer verilmemiştir. Yeni Kanunun değinilen hükmü karşısında, 21.06.2005 tarihinden sonraki dönem açısından 4857 sayılı Kanun kapsamı belirlenirken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütü dikkate alınmamalıdır.
5362 sayılı Kanun"un 3. maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kalan işyerinde üç kişinin çalışması halinde, 4857 sayılı Kanun"un 4. maddesinin (ı) bendi uyarınca, bu işyeri İş Kanununun kapsamının dışında kalmaktadır. Maddede üç işçi yerine “üç kişi”den söz edilmiştir. Bu ifade, işyerinde bedeni gücünü ortaya koyan meslek ve sanat erbabını da kapsamaktadır. İşinde bedeni gücü ile çalışmakta olan esnaf dahil olmak üzere toplam çalışan sayısının üçü aşması durumunda işyeri 4857 sayılı Kanun"a tabi olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalıya ait minibüste şoför olarak çalışmıştır. İşyerinde davalı dahil çalışan kişi sayısının iki olduğuna ve 21.06.2005 tarihinden sonraki dönem açısından, işyerinin 5362 sayılı Kanunun 3. maddesinde belirtilen esnaf ve sanatkar faaliyeti kapsamında kaldığına yönelik mahkeme kabulü dosya içeriğine göre isabetlidir. Ancak, 21.06.2005 tarihinden önceki dönem açısından 4857 sayılı Kanun"un kapsamı belirlenirken, “geçimini münhasıran bu işten sağlama” ölçütünün dikkate alınması gereklidir. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarının incelenmesinden, davalıya 1996 yılında yaşlılık aylığı bağlandığının anlaşılması karşısında, 21.06.2005 tarihinden önceki dönem açısından aranan “geçimini münhasıran bu işten sağlama” şartının gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmaktadır. Anılan sebeple, 21.06.2005 tarihinden öncesi ve sonrası dönem olmak üzere, dava tefrik edilmeli, 21.06.2005 tarihinden öncesi dönem bakımından taraflar arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında bulunduğu kabul edilerek davanın esasına girilmeli, 21.06.2005 tarihi sonrası dönem bakımından ise şimdiki gibi görevsizlik kararı verilmelidir.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.