10. Hukuk Dairesi 2020/4169 E. , 2021/5409 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2018/2061-2019/715
Dava, hacizlerin kaldırılması ve icra işlemlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum avukatı ile davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum ile davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, SGK tarafından prim alacağının tahsili için 6183 sayılı Yasakapsamında başlatılan takibe ilişkin yapılan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekilli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince,
“Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile
Davacının, davalı kurumun yapmış olduğu 2013/011998-011999-012000 sayılı ödeme emirlerine itirazın reddi ile, bu ödeme emirleri yönüyle haczin kaldırılması yönündeki talebinin reddine,
Davacının, davalı kurumun yapmış olduğu 2011/011971-011974-011975-011976-013751-013753, 2012/010039 - 013857 - 017180 - 017181, 2007/013608, 2008/010487-010488-010489-010490, 2009/011931-011932-011933-013762-013763-013764-013765-013766 takip nolu ödeme emirleri nedeniyle haczin kaldırılması yönündeki talebinin kabulüne, bu takipler yönüyle haczin kaldırılmasına, ” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“Dosyadaki yazılara, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davacı tarafın istinaf başvuru dilekçesinde de açıkça belirtiği üzere davalı kurumca yapılan takibe ilişkin ödeme emirlerine konu borçların esası ve varlığı hakkında bir itirazları bulunmayıp yapılan haciz işlemlerine yönelik dava açtıklarının ve buna göre hak düşürücü süreden söz edilemeyeceğinin, mahkemece hacizlerin kaldırılmasına karar verilen takiplere ilişkin ödeme emirlerinin haciz işleminden sonra davacıya tebliğ edildiği bu itibarla bu takipler yönünden konulan hacizlerin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davacı ve davalı kurum vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK "nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili; yerel mahkemece kabul edilen tüm primler ile ilgili tüm dökümanların dava dilekçesi ekinde sunulduğu halde itirazlarla ilgili bir işlem yapılmadığını, hak düşürücü süre konusunda hatalı karar verilmesine neden olduğunu, eksik bilgi nedeniyle somut olaya uymayan mahkeme kararının 1. Maddesinin kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili; Bir kısım talepler yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kurumca yapılan takipler ve haciz işlemleri yasal mevzuat çerçevesinde tesis edildiğini, takiplerin tebliğinden sonra haciz bildirimi ile haciz işlemleri gerçekleştirildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla reddedilen takipler yönünden 5510 Sayılı Yasanın 58. maddesi gereği alacağın %10 zamla tahsili yönünde hüküm kurulması gerektiğini, hükmün 3. maddesinde kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek temyiz başvurusunda bulunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe - hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.
Bölge İdare Mahkemesince verilen kararda; hükmün davacının talebi ile davalının cevaplarının belirtildiği kısımlarının istinaf incelemesi yapılan dosyaya ait olmadığı, bu dosyadan alakasız olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, gerekçeyle hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmaksızın infaza elverişli bir şekilde hüküm kurmaktan ibarettir.
O halde, temyiz eden davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf istemlerinin esastan reddine ilişkin kararı sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK"nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.04.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.