Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/14143
Karar No: 2016/2137
Karar Tarihi: 24.02.2016

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/14143 Esas 2016/2137 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/14143 E.  ,  2016/2137 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TAZMİNAT


    Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Asıl ve birleşen davalar, ehliyetsizlik ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal tescil ya da tazminat isteklerine ilişkindir.
    Davacı vasisi, davacıdan hile ile alınan vekâletname kullanılarak davacıya ait 12, 13, 498, 500, 501, 503, 186, 187 ve 188 parseller ile 17, 38, 144, 146 ve 502 parsel sayılı taşınmazların davalı ..."ye satış suretiyle temlik edildiğini, satış iradesi bulunmadığını, satış bedelinin de ödenmediğini, aynı zamanda davacının işlem tarihlerinde ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile davacı adına tescil ya da tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ..., husumet itirazında bulunmuş, diğer davalılar ise usulüne uygun verilmiş vekâletname ile taşınmazların satışının yapıldığını, satış bedelinin de davacıya ödendiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 13.9.1991 tarihinde noterde düzenlenen vekâletname ile davacının davalı ..."ı vekil tayin ettiği, 16.2.2006 ve 6.10.2006 tarihlerinde noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile çekişme konusu taşınmazların davalı ..."ye satışının vaad edildiği, sonrasında aynı yıl içinde tapuda ferağ işlemlerinin yapıldığı, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/890 esas 2010/2098 karar ve 7.7.2010 tarihli kararı ile davacının TMK"nın 405. maddesi uyarınca kısıtlandığı anlaşılmaktadır.
    İddianın ileri sürülüş biçiminden ve dava dilekçesinin içeriğinden, davada ehliyetsizlik ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.4.1990 gün ve 1990/1-152-1990/236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.

    Diğer taraftan, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek, önemine binaen öncelikle incelenmesi gerekmektedir.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nin 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
    Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafiklerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ... Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Somut olaya gelince; ehliyetsizlik yönünden herhangi bir araştırma yapılmamıştır.
    Hâl böyle olunca; hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa davacıya ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16.maddeleri hükümleri gereğince... Kurumuna gönderilmesi, vekaletname ve akit tarihlerinde davacının ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde diğer iddianın araştırılıp incelenmesi ve değerlendirilmesi, yok eğer ehliyetsiz olduğu belirlendiği takdirde vasiye husumet izni alınması için gerekli işlemlerin yapılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi