1. Hukuk Dairesi 2015/15856 E. , 2016/2222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin konusu kalmadığından reddine, ecrimisil isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı vekili, ...adına kayıtlı iken 04.02.2002 tarihinde davacı adına tescil edilen kat irtifakı kurulu 1559 ada 755 parseldeki 52 nolu meskeni, davalının işgal ederek konut olarak kullandığını, taşınmazı tahliye etmesi ve ecrimisil ödenmesi konusunda noter kanalı ile ihtarname keşide edildiği halde, davalının olumsuz cevap verdiğini ileri sürerek, tahliyeye ve 04.02.2002 tarihinden taşınmazın satıldığı 14.11.2003 tarihine kadar hesaplanan 3.217.006.000.-TL ecrimisil ile 2.351.001.841.-TL yasal faizi olmak üzere toplam 5.668.007.841.-TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, esaslı savunma getirmemiştir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin konusu kalmadığından reddine, ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, Anayasanın 141. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388 ve 389. maddeleri (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi) uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması asıldır.
Hemen belirtmek gerekir ki; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 388. maddesi ile hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, bu maddenin 3. fıkrasında açıkça; ""İki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, ihtilaflı konular hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri"" içermesi gerektiği belirtilmiş, aynı düzenleme, karardan sonra 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 297. maddesinde hüküm altına alınarak korunmuştur.
Somut olaya gelince; yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda kararın gerekçe içerdiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca, mülga 1086 sayılı HUMK"un 388/3. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nın 297/1-c maddesine uygun biçimde kararın gerekçesinin açıklanması gerekirken, gerekçesiz olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabul tarzı itibariyle de;
Bilindiği üzere; HUMK"un 185/1. maddesinde; "Davalının rızası olmaksızın, davacı davasını takipten vazgeçemez" hükmü öngörülmüş ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nun 123. maddesinde de; "Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar ancak, davalının açık rızasıyla davasını geri alabilir" şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
O halde, dava dilekçesinde tahliye talep edildiği halde, 06.04.2006 tarihli duruşmada davacı vekilinin; ""Elatmanın önlenmesi isteğimiz yoktur"" şeklindeki beyanının tahliyeye ilişkin davasını geri alma mahiyetinde olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek, ""geri alma"" olduğunun belirlenmesi halinde, davalının buna açık rıza gösterip göstermediği saptanarak elatma yönünden sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan düzenlemeler gözardı edilerek sonuca gidilmiş olması doğru değildir.
Yine kabul tarzı itibariyle, hüküm altına alınan ecrimisile talep doğrultusunda tahakkuk ettiği tarihlerden itibaren faiz işletilmesi gerekirken ihtar tarihinden itibaren faiz işletilmiş olması da yerinde değildir.
Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.