Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/85
Karar No: 2021/799
Karar Tarihi: 15.02.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/85 Esas 2021/799 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/85 E.  ,  2021/799 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS-TAZMİNAT


    Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil-tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi; Tetkik Hakimi ..."ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, tenkis, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan annesi ...’in 1205, 1753, 2640, 4958, 4959, 4153 ve 2310 parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle davalı kardeşi Kamil’e devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücünün bulunmadığını, davalı ..."in de 1753 parsel sayılı taşınmazı dava dışı....’ya devrettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescile, olmazsa tenkise, 3.kişiye devredilen taşınmaz için tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, mirasbırakanın eşinin hastalığı nedeniyle paraya ihtiyaç duyduğunu, taşınmazları bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, 1753 parsel dava dışı 3. kişiye satıldığından davanın husumet nedeniyle reddine, diğer parseller yönünden temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairece "Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, kısa kararda 4153 parsel sayılı taşınmaz yer almadığı halde, gerekçeli kararda "Dava konusu Uşak ili Ulubey ilçesi İnay köyü 2640, 2310, 1205, 4958, 4959, 4153 no"lu parsellerin tapu kaydının davacının miras payı oranında iptali ile, davacının miras hissesi oranında davacı adına tesciline’’ denilmek suretiyle kısa kararla çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın 1753 parsel sayılı taşınmaz dava dışı 3. kişiye satıldığından davanın husumet nedeniyle reddine, diğer parseller yönünden temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, 31.10.2019 tarihli tashih ile hükümde yer alan "davacının hisse payı oranında iptali" ifadesinin davalının hisse payı oranında iptaline" şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...nin 25.07.2011 tarihinde ölümü ile geriye davacı oğlu Barış ile ikinci evliliğinden olan dava dışı kızı Hatice Hanım’ın mirasçı olarak kaldıkları, davalının mirasbırakanın kardeşi olduğu, dava konusu 1205, 1753, 2640, 4958, 4959 ve 2310 parsel sayılı taşınmazlarını 18.08.2009 tarihinde, 4153 parsel sayılı taşınmazını ise 18.08.2009 tarihinde satış suretiyle davalı ...’e temlik ettiği, Kamil’in 2310 parseli 11.01.2010 tarihinde satış suretiyle dava dışı Seadet Kaya’ya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Hemen belirtilmelidir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de, Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı hususlarının araştırılmasında ve satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
    Hemen belirtmek gerekir ki; mirasbırakanın 10.09.2009 tarihinde davalıyı milli ve yabancı bankalar nezdinde her nev"i hesaplarından dilediği miktarda para çekebilmesi yetkisiyle vekil tayin ettiği, mirasbırakanın eşinin de 02.08.1996 tarihinde bankalar nezdinde temsil ve yaşlılık maaşını çekebilmesi için vekalet verdiği, tanık beyanlarından davalının mirasbırakan ve eşinin birçok işinde vekil olduğu, mirasbırakının maddi durumunun iyi olduğu, yurtdışından emekli olduğu, mal satmaya ihtiyacının olmadığı anlaşılmakla 1205, 2640, 4958, 4959, 4153 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve 6100 sayılı HMK"nin 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin HMK"nin 297. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu aynı maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK"nin 294. maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
    Ne var ki; Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, kısa karar ve gerekçeli kararda 4153, 2640, 1205, 4958, 4959 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacının payı oranında iptaline karar verilerek, tashih sureti ile davalının payı oranında iptaline denilmek suretiyle hükmün değiştirilemeyeceği gibi, hüküm yerinde davacının payı oranında iptal tescile karar verilirken davacının mirasçılık durumu gösterir veraset ilamına atıf yapılmaması da doğru değildir.
    Öte yandan; dava konusu 1753 parsel sayılı taşınmaz yönünden 3. kişi adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ise de anılan parselin davalı adına kayıtlı olduğu, 3. kişiye devredilmediği anlaşılmış, ancak bu husus davacı vekilince temyiz nedeni yapılmadığından sadece işaret edilmekle yetinilmiştir.
    Bilindiği üzere; tapu iptal ve tescil davaları kayıt maliki aleyhine açılır. Dava konusu 2310 parsel sayılı taşınmaz yönünden iptal tescile karar verilmiş ise de; anılan parselin dava tarihinden önce dava dışı 3. kişiye satıldığı gözetilmeksizin davalı adına kayıtlı gibi iptal tescile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

    Hal böyle olunca, 2310 parsel sayılı taşınmaz yönünden dava tarihinden önce üçüncü kişiye devredildiği gözetilerek, tazminat yönünden değerlendirme yapılması, 4153, 2640, 1205, 4958, 4959 parsel sayılı taşınmazlar yönünden veraset ilamının esas ve karar numarası yazılarak infaza elverişli olacak şekilde davacının payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi