16. Hukuk Dairesi 2015/4647 E. , 2016/5543 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesi gereğince 26.07.1972 tarihinden sonra satıcı ... mirasçıları adına kadastro yoluyla veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz varsa bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin ... Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden sorulması, açılmış dava olup olmadığının Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, taşınmaza komşu 103 ada 5 parsele ait kadastro tutanağı ve ekleri ile dayanaklarının getirtilerek dosya arasına konulması, teknik bilirkişi rapor ve krokisi eklenerek çifte tapunun önlenmesi açısından dava konusu yerin tapuda kayıtlı olup olmadığının ... Müdürlüğünden sorulması, taşınmazın daha önce dere yatağı olduğu ve daha sonra köyün yukarısında göletin yapılması ile aktif dere olmaktan çıktığı göz önüne alınarak gerçek niteliği ile aktif dere yatağı olup olmadığı, ya da kar ve yağmur sularını taşıma görevinin bulunup bulunmadığının saptanması için uzman... mühendisinin bu konuda dinlenilmesi, yapılacak keşifte komşu 103 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ait tapu ve vergi kaydının zemine uygulanarak dava konusu taşınmaz yönünü ne gösterdiği üzerinde durulması, jeoloji mühendisinden taşınmazın gerçek niteliğini belirleyen gerekçeli, denetime açık rapor alınması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda kırmızı ile taralı (A) harfi ile gösterilen 8.460,12 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın son parsel numarası verilerek davacı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın güneydoğusunda bulunan derenin yoğun yağış sebebiyle eğim yönünde zaman zaman taştığı ve dava konusu taşınmaza bu nedenle kanal açılmasının gerekli olabileceği göz önüne alındığında bu durumun davacının kanalın açılması hususundaki iddiasını doğrular nitelikte olduğu, dolayısıyla dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğu, davacı adına tespit görmesi gerekirken tespit dışı bırakıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 22.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 8.460,12 metrekarelik kısmın davacı ... adına tesciline karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Bozma öncesi dinlenen mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve davacı tanıkları bozma sonrası yeniden dinlenmiş, bozma öncesinde mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişileri, dava konusu yerde gerek davacı gerekse önceki zilyetlerin sel olmadığı zamanlarda bu yerde arpa, buğday ekerek tarla olarak kullandıklarını, keşif yapıldığı sene bir şey ekili olmadığını ancak geçen sene hububat ekildiğini belirtirken, bozma sonrası yapılan keşifte aynı mahalli bilirkişi ve davacı tanıkları bu yönde beyanda bulunmamış, tespit bilirkişi olarak dinlenen kişiler ise dava konusu yer sel yatağında olduğundan ekilip biçilmediğini söylemişler, buna rağmen beyanlar arasındaki çelişki giderilmemiştir. Yine bozma öncesi alınan ziraat bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın bu üretim sezonunda nadasa bırakıldığı, bir önceki seneden kalan hububat anızı bulunduğu, taşınmazın 35 yıl ve üzeri süredir tarım arazisi olduğu belirtilirken, bozma sonrası alınan ziraat bilirkişi raporunda; taşınmazın daha önce işlenip işlenmediği anlaşılamamakla birlikte taşınmazın tarla anı denilen traktör ve insanların kullandığı yol olduğu, taşınmaz işlenmediğinden üzerinde yabancı ot ve 2 adet söğüt ağacı bulunduğu belirtilmiş, raporlar arasındaki çelişki de giderilmemiştir. Jeolog bilirkişi raporunda ise; dava konusu taşınmazın sınırının devamında dere yatağı olduğu, bu derenin akışkanının gidebileceği başka yer olmadığından dava konusu parsel sınırlarının önceden dere yatağı olduğunun anlaşıldığı, yukarıdaki göletin suları topladığı, şu an kuru olan dereye gelmesini engellediği ve derenin doğal yapısının bozulduğu düşünüldüğünde aktif dere yatağı özelliğini kaybettiği belirtilmiş aynı raporda dava konusu yerde dere yatağını oluşturabilecek kum ve çakıl boyutunda malzemelere rastlandığı, keşfin yaz ayında yapılması nedeniyle kuru olarak görünen derenin kışın aktif hale gelip gelmediği konusunda gözlem yapılamadığı belirtilmiştir. Jeolog bilirkişi raporu da bu yönüyle kendi arasında çelişkili ve yetersizdir. Sağlıklı bir sonuca ulaşmak için; farklı 3 kişilik ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisi bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde giderilmeli, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla önceki raporlar da irdelenerek ilk iki rapor arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, sadece dava konusu edilen taşınmaz bölümüne münhasır olmak üzere toprak yapısı değerlendirilerek taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, zilyetliğin kimden kime ne zaman geçtiği ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı belirtilmeli, ayrıca dava konusu taşınmazın tespit tarihi olan 2006 yılı ve son durumunu gösterir yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları ve dava konusu taşınmazın komşu parsellerle birlikte sınırını gösterecek şekilde fotoğrafları rapora eklenmeli, jeoloji mühendisi bilirkişi vasıtasıyla da önceki jeoloji bilirkişi raporundaki çelişki ve tereddütleri giderecek şekilde dava konusu kısmın aktif dere yatağı olup olmadığı kuşkuya mahal bırakılmayacak şekilde belirlenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 13.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.