1. Hukuk Dairesi 2014/14114 E. , 2016/2353 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda yerel mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalılardan Yahya vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, mirasbırakan..."ya ait 788 parsel sayılı taşınmaza davalıların haklı ve geçerli bir neden olmaksızın ekim yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, çekişme konusu taşınmaza herhangi bir müdahalelerinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...çekişmeli taşınmazın hangi bölümünün kimin kullanımında olduğunun krokide gösterilerek denetime olanak verecek şekilde saptanması, bu konuda tüm taraf delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi ve yargılama giderlerinin de ona göre belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının doğru olmadığı...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda taşınmazın davalılar tarafından kullanılmadığı, hangi bölümün kimin kullanımında olduğunun tespit edilemediği gerekçesi ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar yukarıda yazıldığı üzere Daire tarafından bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Yani bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmü bozmada gösterilen esaslara aykırı olamaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Bu kurum usul yasasının dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması nedeniyle de re"sen (kendiliğinden) gözetilmesi zorunludur.
Bilindiği üzere; elatma, haksız bir eylem olup, elatmanın önlenmesi davaları da haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılır ve bu gibi durumlarda davalılar arasında dava arkadaşlığı bulunmayıp her bir davalı kendi kullandığı bölüm yönünden sorumludur.
Somut olayda; davanın kabulüne ilişkin kararın Dairece bozulmasından önce 20.02.2012 tarihinde taşınmaz icra marifetiyle boşaltılmıştır. Bu durumda davanın konusuz kaldığı tartışmasızdır.
Ne var ki; hükmün ferileri bakımından her bir davalı kendi kullandığı bölümün değeri üzerinden harç ve yargılama giderlerinden sorumlu olacaktır.
Hâl böyle olunca, mahkemece bozmaya uyulduğu halde her bir davalının kullandığı bölüm belirlenerek bu bölümün değeri üzerinden yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden belirlenen yargılama giderlerinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması doğru değildir.
Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.