1. Hukuk Dairesi 2019/35 E. , 2021/819 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların, 2 ve 3 nolu bağımsız bölümler yönünden reddine, 279 ada 62 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, muvazaa iddiasının sabit olduğu, davalı ..."nin ara malik konumunda bulunduğu, davalı tarafça sunulan belgenin, tüm mirasçıların imzası bulunmadığından geçerli bir taksim sözleşmesi niteliğinde olmadığı, belgede imzası bulunan davacılar yönünden geçerli kabul edilmesinin hak dengesini bozacağı gerekçeleriyle, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine, asıl ve birleştirilen davada davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.02.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat Erhan Yüksel geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar Cevriye Şura Adak v.d. vekili Avukat v.d. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları ..."ın 279 ada 62 parsel sayılı taşınmazını 2. eşi davalı ... ve onun yeğeni olan diğer davalı ..."yi ara malik olarak kullanarak ..."dan olma çocuğu davalı ..."ye satış suretiyle temlik ettiğini, 1008 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu meskeni davalı ..."yı ara malik olarak kullanarak, 2 nolu meskeni ise doğrudan davalı ..."ye satış suretiyle devrettiğini, temliklerin ..."nın ve ondan olma çocuklarının baskısı ile mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Asıl davada davacı ... yargılama sırasında ölmüş olup tek mirasçısı olan... davada taraftır.
Asıl ve birleştirilen davada davalılar, miras taksim sözleşmesi niteliğinde olan 29.08.2001 tarihli "anlaşmadır" başlıklı belge gereğince davacıların çekişme konusu taşınmazlarda haklarının kalmadığını, davanın taşınmazlardaki değer artışından dolayı kötüniyetli olarak açıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, muvazaa iddiasının sabit olduğu ancak, her ne kadar birleştirilen davada davacılar arasında yer alan ...ve ...’nin 29.08.2001 tarihli anlaşmada imzaları bulunmasa da adı geçen davacıların henüz dava açmadan önce asıl davada tanık sıfatıyla verdikleri beyanlarında kendilerinin de sözleşmeye katıldıklarını ifade ettikleri, böylelikle anlaşmanın tüm davacıların çekişme konusu 1008 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerdeki haklarından feragat niteliğinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların, 2 ve 3 nolu bağımsız bölümler yönünden reddine, 279 ada 62 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, muvazaa iddiasının sabit olduğu, davalı ..."nin ara malik konumunda bulunduğu, davalı tarafça sunulan belgenin, tüm mirasçıların imzası bulunmadığından geçerli bir taksim sözleşmesi niteliğinde olmadığı, belgede imzası bulunan davacılar yönünden geçerli kabul edilmesinin hak dengesini bozacağı gerekçeleriyle, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine, asıl ve birleştirilen davada davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, mirasbırakan Hasan An"ın 1008 ada 10 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümünü 02.04.1996 tarihinde davalı ..."ya satış suretiyle temlik ettiği, Fatma"nın taşınmazı 15.08.1997 tarihinde diğer davalı ..."ye devrettiği, 15.08.1997 tarihli aynı akitle mirasbırakanın da 1008 ada 10 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümünü davalı ..."ye satış suretiyle devrettiği, öte yandan mirasbırakanın 279 ada 62 parsel sayılı taşınmazını da 05.04.1996 tarihinde davalı ..."ya satış suretiyle temlik ettiği, ..."nın taşınmazı 15.08.1997 tarihinde diğer davalı ..."ye, Ali"nin de 17.12.2008 tarihinde öteki davalı ..."ye devrettiği, 1922 doğumlu mirasbırakanın 31.07.2000 tarihinde öldüğü geriye mirasçıları olarak davalı ... dışında kalan davanın tarafları ile dava dışı oğlu Mustafa ve torunu ..."nin kaldığı, davalı ..."nin ise mirasbırakanın ikinci eşi olan davalı ..."nın yeğeni olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen "anlaşmadır" başlıklı 29.08.2001 tarihli belge, mirasbırakan ...ın bir kısım mirasçıları arasında, mirasbırakanın terekesinin mirasçılar arasında paylaştırılmasına ilişkin olarak düzenlenmiş olup, mirasçılar arasında yer alan eldeki davacılardan ...ve Cevriye"nin imzalarını taşımadığından anılan sözleşmenin geçerli olmadığı sabittir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ve özellikle taşınmazların mirasbırakan tarafından davalılara temlikinin muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Harç ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği gibi, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değeri, mirasbırakan tarafından temlik edilen payın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden kısım olup, davanın kabulü halinde bu değer üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, birleştirilen davalar birlikte görülmekle beraber ayrı dava olma özelliklerini koruduklarından her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmektedir. Nitekim 6100 sayılı HMK"nın 297/2. maddesinde hüküm kısmında isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunmasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Bu ilke uyarınca, hüküm ile birlikte her bir dava yönünden hükmün fer’ilerinin de ayrı ayrı belirtilmesi gerekmektedir.
Ne var ki, dava değerleri farklı olmasına rağmen asıl ve birleştirilen davada aynı miktarda harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığı gibi her bir davalı adına kayıtlı taşınmazlar farklı olduğundan, her bir davalıya karşı ayrı ayrı dava açılması mümkün iken birlikte dava açılmış olup 6100 sayılı HMK"nun 326. maddesi uyarınca, davada haksız çıkan ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davalıların, adlarına kayıtlı taşınmazların ayrı ayrı belirlenen ve davacıların miras payına isabet eden dava değeri üzerinden hesaplanan harç ve vekalet ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları gerekirken, müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları hatalıdır.
Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371/1-a maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar-birleştirilen davada davalılar vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılar ve birleştirilen davada davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.