
Esas No: 2008/1727
Karar No: 2009/563
Karar Tarihi: 22.1.2009
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/1727 Esas 2009/563 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Aydın 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2007
NUMARASI : 2007/544-2007/1194
Davacılar, murisinin geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun ve 01.03.2001 tarihinden itibaren dul ve yetim aylığı almaya hak kazandıklarının tespitiyle, bağlanacak birikmiş aylıkların faizleriyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacıların 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı iken ölen murislerinin ölüm olayının iş kazası olduğunun tesbitiyle davacı hak sahiplerine 1.3.2001 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmasına ve bağlanacak birikmiş aylıkların ödenmesi gereken tarihlerden faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece olayın iş kazası olmadığı ve murisin 5 yıl sigortalılığı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 Sayılı yasanın 82. Maddesinde , 506 sayılı Yasaya atıf yapılarak, iş kazası teriminin kapsamının tayininde 506 sayılı kanun hükümleri kıyas yoluyla uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu durumda 506 sayılı Yasanın 11. Maddesinde iş kazası sayılan her olay Bağ-Kur sigortalıları açısından da iş kazası olarak değerlendirilecektir. 506 Sayılı yasanın 11. Maddesi uyarınca "iş kazası" sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek içi ayrılan zamanlarda, sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere topluca götürülüp getirilmesi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. Öte yandan 1479 sayılı Yasa’nın 41 maddesinin son fıkrasında, sigortalı iken geçirdiği iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölenler için prim ödeme süresi aranmayacağı da belirtilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden murisin 3.2.2001 tarihinde nakliye işinde kullandığı ve eşi adına kayıtlı kamyona işe gitmek için bindikten sonra kamyondan yere düştüğü ve çevreden gelenlerce müdahale edilerek hastaneye kaldırıldığı ve 5.2.2001 tarihinde öldüğü, aynı gün yapılan ölü muayenesinde sol kaş ve burunda çizikler ve burunun kırık olduğu, ölümün kalp yetmezliği veya beyin kanaması sonucu gerçekleşmiş olabileceğinden klasik otopsi yapılmadığı, murisin nakliyecelik işi nedeniyle 20.3.1992-30.4.1992, 28.2.2000-6.2.2002 arasında vergi kaydının, 30.5.1997 -15.2.2001 tarihleri arasında Şoförler ve Otomobilciler Odası kaydının, 29.5.1997-22.2.2001 tarihleri arasında sicil kaydının bulunduğu 1479 sayılı Yasa’ya tabi 29.5.1997-1.6.1997, 1.3.2000-5.2.2001 tarihleri arsında toplam 11 ay 6 gün sigortalı olduğu, tüm prim borçlarının 29.3.2002 tarihinde ödendiği, murisin 20.3.1992-30.4.1992 tarihleri arasında 15 gün 1.6.1997-29.2.2000 tarihleri arasında 585 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmasının bulunduğu , 17.7.1991 tarihinde verilen (C) sınıfı sürücü belgesine sahip olduğu ve kullandığı kamyonetin ruhsatının eşi adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda 506 sayılı Yasa’nın 11 maddesinin olaya kıyasen uygulanması zorunlu olduğundan; vergi ,oda ve sicil kayıtlarına göre nakliyecilik işi yaptığı açık olan murisin olay günü işi nedeniyle kamyonuna bindikten sonra düşmesiyle gelişen olay açıkça iş kazası olduğu halde, mahkemece haricen ölümü tevlit edecek bir etkinin bulunmamsı ve ölümün kalp yetmezliği nedeniyle vuku bulmasına göre ölüm olayı ile arabada geçekleşen olay arasında ayrıca illiyet bağı aranmak suretiyle istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş ; olayın iş kazası olduğu yönündeki istemin kabulü ile davacılarının aylık istemlerinin değerlendirilerek bu konuda bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 22.1.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.