3. Hukuk Dairesi 2016/16639 E. , 2017/6983 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalının oğlu olduğunu, halen ....ölümü hazırlık sınıfında %50 burslu olarak okuduğunu, çalışmadığını, nafakaya ihtiyacı bulunduğunu, davalının ise tekel bayii işletmeciliği yaptığını, oldukça iyi gelirinin olduğunu ileri sürerek; müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı ..."ın zarurete düşme durumu olmadığını, özel üniversiteye kayıt olurken bu iradesini babası ile paylaşmadığını, annesi ile karar vererek özel üniversitede okuma tercihinde bulunduğunu, müvekkilinin halen çalışmadığını, hiçbir yerden geliri olmadığını, ailesinin desteği ile geçimini sağladığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 175,00 TL yardım nafakası takdirine, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.
TMK"nın 364/1 maddesi gereğince; Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle, kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Tüm bu nedenlerle okumakta olan kişi, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.
Somut olayda; davacının üniversite öğrencisi olduğu, geçimini annesi tarafından sağlandığı, annesinin günlük temizlik işlerine gittiği, üzerine kayıtlı malvarlığı olmadığı; davalının çalışmadığı, 250 TL kira ödediği, geçiminin emekli anne ve babası tarafından sağlandığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; davada dinlenen tanık beyanları gözetilerek, öncelikle davalının sosyal ve ekonomik durumunun sağlıklı ve tam olarak araştırılması; ondan sonra, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davacının üniversitede okuduğu, giderleri ve öğrenim gördüğü üniversite masrafları ile davalının gelir durumu, paranın satın alma gücü hususları gözönünde bulundurularak; TMK"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, davacı lehine daha uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken; yazılı şekilde düşük miktarda nafakaya hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.